Son yayımladığımız “Hadis Bu Meçhul” yazımız olağanüstü bir ilgiyle karşılandı. Ve o günden bugüne, tüm sosyal medya kanallarımız beğenilerinizle dolup taştı. Doğrusu bu kadar ilgiyi de beklemiyorduk. Özellikle genç dostlarımız bu hadis konusunun akıllarını çok karıştırdığını, aralarında sürekli olarak bu hususu tartıştıklarını ancak bizim son yazımızla düşüncelerinin berraklaştığını, aydınlandığını belirtiyorlar. Bu arada hatırı sayılır bir çoğunluk da, konuyu daha da pekiştirmeleri açısından, hadis örneklerine daha fazla yer vermemiz gerektiğinin altını çizmişler. İşte biz de haklı bulduğumuz bu isteği karşılamak için aşağıdaki yazıyı hazırladık. Buyurun, başlayalım…
Yazımızda eleştirdiğimiz hadisler, hadisçilerin kabul ettiği, en ünlü hadis kitaplarından alınmıştır. Hadisçilerin reddettiği, yalandır dediği hadisleri almadık. Örneğin:
“Allah kendisini yaratmayı isteyinceatı koşturdu ve onu koşturup terletti. Sonra kendisini bu terden yarattı” veya “Allah melekleri iki kolunun ve göğsünün kıllarından yarattı” veya “Allah’ın gözleri hastalandı, melekler Allah’ı ziyarete geldi” veya “Allah’ı rüyada gördüm. Uzun saçlı güzel bir genç suretindeydi. Yeşil bir elbise giymiş, altın nalınları vardı” gibi hadisler (?) bizim konumuz dışında.
Bunlara kaynakça arayanlar için İbni Kuteybe’nin Hadis Müdafaası kitabının 66-67. sayfalarını önerebiliriz. Meşhur hadisçilerin bu tarz uydurma hadisleri yalanladıkları ve bu tür hadisleri kabul etmedikleri doğrudur. Fakat aşağıda göreceğiniz hadislerde en ünlü, en doğru, en güvenilir hadis kitaplarındaki hadislerle karşılaştığınızda, hadis toplarken gösterilen doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karıştığını, bu ayırt etme çabasının pek bir işe yaramadığını anlayacaksınız. Zaten Kitabımız Kuran yeterli, eksiksiz, tüm teferruatları içeren kutsalımız olduğuna göre böyle çabalara da gerek yoktur.
”Kuran’ı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkasının katından olsaydı elbette içinde birçok çelişkiler bulacaklardı. 4-Nisa Suresi 82”
“Hiç şüphesiz Hatırlatıcı’yı biz indirdik biz. Onun koruyucuları da gerçekten bizi. 15-Hicr Suresi 9”
Bu açıklamaları da yaptıktan sonra örneklerimize geçelim..
Kuran: “…….O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur. 42-Şura Suresi 11”
Hadis: “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”
Kaynaklar: Müslim – İman 302, Buhari 97/24, 10/29, Hanbel 3/1
Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis kitaplarının sözde en doğrusu olarak gösterilen, tek hadisini inkâr edenin kâfir olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Allah Kelamı ile bu hadisçilerin verdiği hadis (!) saçmalığını bir kez okumak bile ne denli haklı olduğumuzu kanıtlar.
Kuran: “Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir. 112-İhlas Suresi 4”
Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”
Kaynak: Hanbel 5/243
Bu hadis İhlâs Suresi’nin yukarıda verdiğimiz ayetiyle tamamen zıttır. Hâşâ bu hadis Allah’ı şekillendirmektedir. Üstelik bu hadiste ALLAH İLE Peygamber’in el sıkışması gibi kabul edilemez bir ifade de yer almaktadır. Şimdi bu hadisleri din kabul eden hadisçiler mi gerçek Müslümandır yoksa hadislerdeki yanlışlıkları görüp Kuran’ı yeterli gören Kuran Müslümanları mı?
Kuran: ”Dinde zorlama yoktur. 2-Bakara Suresi 256
Hadis: ”Dinini değiştireni öldürün.”
Kaynak: Nesei 7-8/14, Buhari 12/1883
Allah’ın hükmünü hadisle aşmaya, Allah’ın dinini kendi kafalarına uydurmaya çalışanların bu uydurması yüzünden çok insan canından olmuştur. Radikal dinci örgütlerin yaptığı katliamları bu örgütlerin zihinlerinde meşrulaştıran bunun gibi uydurma hadislerdir. Evlerinin bodrumlarını insan mezarlığına çevirenleri Diyanet kınamaktadır. Ama yine aynı Diyanet Buhari ve Nesei gibi hadis kitaplarını da övmekte ve dinin kaynağı olarak göstermektedir. Yaman ve tehlikeli bir çelişki..
Kuran: ”Doğrusu hiçbir günahkâr bir başkasının günah yükünü yüklenmez. 53-Necm Suresi 38
Hadis: “Ölü ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”
Kaynak: Buhari-K. Cemiz 32, 33, 34
Ne akla, ne de Kuran’ın genel mantığına uymayan saçma sapan bir hadis. Üstelik Buhari’den.
Kuran: “Ben sizden erkek olsun kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz. 3-Ali İman Suresi 195”
Hadis: “Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.”
Kaynak, Buhari 9/1391
Yine “güvenilir hadisçi” Buhari. Kadın konusu, Peygamberimize iftira olarak uydurulan hadislerin en çok olduğu konulardan biridir.
Kuran: “Ey İman Edenler! Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun. Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi. 5-maide Suresi 106”
Hadis: “Varis için vasiyet yoktur.”
Kaynak: Hanbel 14/238
Kuran’da hem Maide suresindeki bu ayette, hem diğer ayetlerde vasiyet anlatılır. Vasiyetten arta kalanlar Kuran’da önerilen şekilde dağıtılır. Vasiyeti iptale yönelik bu hadis aslında Kuran’ın bir hükmünü iptale yönelik bir girişimdir.
Kuran: “De ki; Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etmiş? De ki; Bunlar dünya hayatında iman edenler için, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır. Biz bilen bir topluluk için ayetleri böyle detaylı anlatırız. 7-Araf Suresi 32”
Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”
Kaynak: Müslim 2/16
Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süsü eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayırımı yapmaz. Müslim’in bu hadisi Allah Kelamı ile çelişmektedir. Şöyle bir etrafınıza bakın ve sağ ellerinin yüzük parmaklarına gümüş halka takmış olanları görün. Görün bakalım kim Allah’ın emirlerine uyuyor kim hadisçilerin Kuran’a aykırı uydurmalarına. Böylece Kuran Müslümanlarını daha kolay tanıyabilirsiniz.
Bu örnekleri çoğaltmak olası. Gerekirse yazımızın ilerleyen bölümlerinde yine bunlara dönebiliriz. Şimdi temelde aynı, yani Yüce peygamberimizin birbiriyle çelişen (!) sözde söylediklerine yani hadisçilerin sahih buldukları hadislere bakalım. Bakalım bu hadisçiler topluluğu Kuran İnsanı Peygamberimize neler söyletmişler (!). Aşağıda yine kaynak göstererek vereceğimiz hadislerle bu uydurmaların aralarında çelişkileri, hadis temelinin çürüklüğünü, dolayısıyla gerçek Müslüman’a asla örnek teşkil edemeyeceklerini gösterelim.
1. ORUÇLU İKEN KAN ALDIRILIR MI?
a) Hadis: “Kan aldırmak yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Kaynak: Tırmızi Oruç 60/Ebu Davud Oruç 28/Buhari Oruç 32
b) Hadis: “Peygamberimiz oruçlu iken kan aldırmışlardır.”
Kaynak: Ebu Davud Oruç 29/Tırmızi Oruç 59/ Buhari Tıp 11
Peygamberimiz eğer kan aldırmanın orucu bozduğunu söyleseydi, hiç şüphesiz kendisi kan aldırmazdı. Üstelik Kuran’da orucu; yemek, içmek ve cinsel ilişkinin bozduğu anlatılır. Yani birinci hadis ikinci hadisle olduğu gibi Kuran’la da çelişmektedir. En doğru denilen altı hadis kitabının üçünden yaptığımız bu alıntı, çelişik hadislerin en doğru denen kitaplara nasıl girdiğinin bir delilidir.
2. ORUÇLU İKEN HANIM ÖPÜLÜR MÜ?
a) Hadis: “Peygamber oruçluyken hanımlarını öptü.”
Kaynak: İbn-i Kuteybe – Hadis Müdafaası 372
b) Hadis: “Oruçluyken hanımını öpenin durumu sorulduğunda Peygamber; “orucu bozulmuştur” dedi.”
Kaynak: İbn- i Kuteybe – Hadis Müdafaası 372
Bu hadisler aslında İbn-i Kuteybe’nin dışında Kütüb-ü Sitte denilen altı meşhur hadis kitabında da vardır. Belli ki bu hadislerden en az biri uydurmadır. İkisini de doğru olarak almak Peygamber’i ne yaptığını bilmez, çelişkili hareketleri, (haşa) bunakvari bir kişi yerine koymak olur. Bu yüzden Peygamber’e en büyük iltifat, hadisleri bir kenara atıp Kuran’ı ele almakla olur.
3. BİR NAMAZ İKİ KERE KILINIR MI?
a) Hadis: “Biriniz evinde namazını kılar da sonra namaz kılmakta olan imama yetişirse, onun arkasında namaza dursun.”
Kaynak: İbn-i Kuteybe – Hadis Müdafaası 366
b) Hadis: “Bir namazı günde iki defa kılmayın.”
Kaynak: Ebu Davus 2/56
İkinci hadis hem Kuran’la hem de birinci hadisle çelişiyor. Kuran’da namaz kılmak övülmüştür. Fazladan kılınan namazın ne zararı olabilir ki. Kimi durumlarda kılınacak olan namazın kılınmamasına neden olacak bu hadis, kişilerin Allah’ı daha çok anmasını engellemektedir.
4. KÜÇÜK TUVALET NASIL YAPILIR?
a) Hadis: “Kim size Peygamberimizin ayakta küçük tuvaletini yaptığını söylerse inanmayın.”
Kaynak: Süneni Nesei 1-2/25
b) Hadis: “Peygamberimiz bir kavmin süprüntüsüne varıp ayakta küçük tuvaletini yaptı.”
Kaynak: Buhari 1/167
Birinci hadisin anlattığı ve Kuran’da olmayan bu uygulamanın aslında bizi hiç ilgilendirmemesine rağmen, geleneksel İslam anlayışında ağırlığı olduğunu görüyoruz. Peygamberin ayakta küçük tuvaleti yasakladığı söylenen uydurmalara binaen, bazı kişilere rahatsızlık vermesi muhtemel olan oturarak tuvalet yapmaya “Sünnet” denmiş ve bundan sevap(!) umulmuştur.
5. SU NASIL İÇİLİR?
a) Hadis: “Peygamber ayakta su içilmesini yasakladı.”
Kaynak: Ebu Davud 4/3717
b) Hadis. “Peygamberi sizin benim gibi ayakta su içerken gördüm.”
Kaynak: Ebu Davud 4/3718
Dikkat edilirse aynı hadisçi, aynı konuda, aynı kitabında birbirini takip eden iki farklı hadis veriyor. Ancak ne hikmetse kimse bu çelişkiyi dikkat almıyor, üstelik suyu oturarak ve üç yudumda içmeyi sevap kazanmak olarak nitelendiriyorlar.
Şimdi burada bir ara verelim ve 5. örneğimizin kahramanı Ebu Davud hakkında bilgilenelim. Tanıyalım bakalım ne muhterem zatmış Ebu Davud.
EBU DAVUD: Kütüb-i Sitte denilen meşhur altı hadis-i şerif kitabından biri olan Süneni Ebu Davud’un sahibi. İsmi, Süleyman bin Esas bin İshak bin Beşir’dir. Ebu Davud künyesiyle meşhur olup, Sicistâni nisbesiyle (bir şeyin bir yere, bir aile, kabile veya topluluğa, bir din yahut mezhebe, bir meslek ya da sanata, bir sıfata vb. bağlanması, onunla ilişkilendirilmesi) bilinir. 817 (H.202)’de Sicistan’da doğdu. 889 (H.275)’de Basra’da vefat etti. Sicistan, bazılarının ileri sürdüğü gibi Sicistâne diye de anılan Basra’nın bir köyü olmayıp, İran ile Afganistan arasındaki sınır bölgesidir. Ailesi aslen Yemen’in Ezd kabilesindenolduğu için Ezdîve “Sicistanlı” anlamında Siczînisbeleriyle de anılır.
Birçok hadis âliminin belirttiği gibi Ebû Dâvûd hadislerin zayıfını sağlamından ayırma, rivayetlerdeki ince kusurları tanıma ve hadis râvilerini tenkit etme hususlarında tanınmış bir âlimdir. Râvileri tenkit ederken kesin bilgi sahibi olmadığı kimseler hakkında görüş bildirmekten sakınırdı. Onların güvenilir olmadığına dair ileri sürülen genel ifadelere önem vermez, hangi sebeplerle çürütüldüklerinin açıkça söylenmesini isterdi. Hadis rivayetinde yetersiz ve liyakatsiz bulduğu kimselere karşı hiç müsamaha göstermez, yakını bile olsa tenkit etmekten çekinmezdi.
· Sözlükte “sözü nakleden, aktaran, rivayet eden veya sulayan” anlamlarına gelen RAVİ, hadis terimi olarak, hadisi hocadan alıp, eda lafızlarından biriyle kendinden sonrakilere aktaran kimseye denir.
· Edâ Lafızları : Hadis rivayet metotlarından birisiyle rivayeti belirtmek üzere isnatta kullanılan lafızlardır. Söz gelimi semâ’ yoluyla rivayette kullanılan haddesenâ, ahberanâ, arz metoduyla rivayeti ifade eden haddesenâ fulânun kırâ’aten aleyhi birer eda lafzıdırlar. Hadis tahammül usullerinden herbiri için özellikle kullanılan bir eda lafzı olmamakla birlikte en çok kullanılanları belirlenmiş ve birinin diğeri yerine kullanılıp kullanılmayacağı üzerinde uzun münakaşalar olmuştur. Bununla birlikte eda lafızları esas itibariyle hadisin hangi yolla alınmış olduğuna işaretten hali değillerdir. Bu bakımdan Hadis Usulü âlimleri her rivayet metodu ile alman hadislerin edası sırasında kullanılan lafızları birbirinden ayırmışlar ve hangilerinin nerelerde daha çok kullanıldığını belirlemişlerdir.
Bazı hadis âlimleri eda lafızları tabirini eda sığaları deyişiyle ifade etmişlerdir.
Nitekim oğlu Abdullah hakkında bilinmeyen bir sebeple yalancı dediği ileri sürülmektedir (Zehebî, Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 433). Sahîh-i Buhârî’de iki rivayeti bulunan Ya‘kūb b. Humeyd b. Kâsib’in değersiz bir kişi olduğunu göstermek üzere onun rivayetlerinin yazılı olduğu kâğıtlarla kitaplarını kapladığı rivayet edilir (a.g.e., IV, 451). Bir hadisin senedinde kopukluk bulunmadığı ve râvilerinin zayıflığı hakkında fikir birliğine varılmadığı takdirde onu kitabına almakta mahzur görmeyen Ebû Dâvûd, hayatı boyunca yazdığı 500.000 hadis arasından bu özelliklere sahip 4800 rivayeti seçerek es-Sünen’e almıştır. Devrin hadis hafızlarından İbrâhim b. Uvreme el-İsfahânî ile hadis hafızı ve fakih (fıkıh bilgini) Ebû Bekir b. Sadaka, hiç kimse hakkında kullanmadıkları övgü ifadelerini Ebû Dâvûd için kullanmışlardır. Mûsâ b. Hârûn, onun hadis için yaratıldığını ve ondan daha faziletli birini görmediğini söylemiştir. Talebesi Ebû Bekir el-Hallâl de hocasından, devrinin önde gelen imamlarından biri ve hadislerin sağlamlık derecesini anlayıp kaynağına inme hususunda en yetkili otorite diye söz etmiştir.
Evet bu okuduklarınız hadisçi Ebu Davud’un, ki 8 Haziran 632’de Medine’de vefat eden Peygamberimiz’den tam 185 sene sonra doğmuştur, hadis külliyatında son derece güvenilir, emin bir hadisçi olduğunu (!) açık seçik ortaya koymaktadır. Tabidir ki kendisinin 500.000 adet hadisten seçerek ortaya koyduğu 4800 hadis içeren es-Sünen’inin tamamını okuyup inceleme fırsatımız olmadı. Ancak bu denli tanınmış bir hadis âliminin, 5. sırada sunduğumuz konuda (Su nasıl içilir?), birbirinin peşisıra verdiği tamamen farklı iki hadis örneğinin yorumlanmasını da siz değerli okurlarımıza bırakıyoruz.
Devam edelim.
6. HAC’DA İHRAMLI OLANLAR EVLENEBİLİR Mİ?
a) Hadis: “Peygamber Meymune ile evlendiği zaman her ikisi de ihramlıydı.”
Kaynak: Nesei 5-6/179
b) Hadis. “İhramlı olan bir kişi (Hacda olan) ne evlenebilir, ne kız isteyebilir, ne de başkasının nikahını kıyabilir.”
Kaynak: Nesei 5-6/249
Kuran’da haccın nasıl yapılması gerektiği açıklanmıştır. Allah Kelamı ile yetinmeyip, hadislerle din bina etmeye çalışılınca ortaya çıkan çelişkiler yumağı ortadadır. Evet bu okuduğunuz iki farklı hadis Kütüb-i Sitte adıyla bilinen meşhur altı hadis kitabından biri Sünen Sagir’in (es-Sünenü’l-kübrâ) müellifi olan hadis âlimiNesei/Nesai’den. Horasan’ın Nesa şehrinde 830 yılında doğmuş, yani Peygamberimizin vefatından tam 198 yıl sonra. Künyesi Ebu Abdurrahman; ismi Ahmed bin Şuayb bin Ali bin Sinân bin Bahr bin Dinar’dır. Mekke’de vefat ettiği veya Hariciler tarafından şehit edildiği de bildirilmektedir. Hadis ilminde imamdı, yani üç yüz binden fazla hadisi kaynaklarıyla birlikte ezbere bilirdi. Bunları eserlerinde nakletmiştir. Nesâî’nin eserlerinin önemli bir kısmı, es-Sünenü’l-kübrâ’daki bazı bölümlerin müstakil birer kitap halinde yayımlanmasıyla meydana gelmiştir.
Bu 23 eserden bazılarını verelim:
· Es-Sünen, el-Müctebâ diye de anılan, 5758 hadis ihtiva eden, sünenler arasında en az zayıf hadis içerdiği kabul edilen eser,
· Es-Sünenü’l-kübrâ; es-Sünen’in de kaynağı olan ve 11.770 hadis ihtiva eden eser,
· Amelü’l-yevm ve’l-leyle; Hz. Peygamber’in günlük dua ve zikirleriyle bu konudaki tavsiyelerini içeren kitap türünün günümüze ulaşan ilk örneği olup es-Sünenü’l-kübrâ’da yer alan 1141 (veya 1149) rivayeti ihtiva etmektedir,
· Eḍ-Ḍuʿafâʾ ve’l-metrûkûn; Rivayetleri kabul edilmeyen 706 (veya 675) zayıf râvinin “zaîf, metrûkü’l-hadîs, leyse bi-sika” gibi kısa ifadelerle değerlendirildiği yarı alfabetik bir eserdir,
· Kitâbü’t-Tefsîr (Tefsîrü’n-Nesâʾî); es-Sünenü’l-kübrâ’nın 82. kitabından ibaret olan bu eserde Nesâî sûrelerin bazı âyetleri hakkındaki rivayetleri bir araya getirmiştir,
· Feżâʾilü’l-Ḳurʾân; es-Sünenü’l-kübrâ’nın aynı adlı bölümündeki 126 rivayeti tahkik ederek neşretmiştir,
· Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe; es-Sünenü’l-kübrâ’nın “Menâkıb” bölümündeki altmış kadar sahâbî ile ensarın ve Hz. Meryem ile Âsiye’nin faziletlerine dair 284,
· Ḫaṣâʾiṣu emîri’l-müʾminîn; Hz. Ali ile ailesinin faziletlerine dair 194 (veya 188) rivayeti ihtiva etmektedir,
· Kitâbü’l-Cumʿa; 108 hadis ihtiva etmektedir,
· Tehẕîbü Kitâbi’l-İstiʿâẕe; es-Sünen’in “Kitâbü’l-İstiʿâẕe” bölümündeki 104 hadis mükerrerleri ve sahâbe dışındaki râvileri çıkarılarak, belli başlı kaynaklardaki yerleri gösterilip kısaca açıklanarak neşredilmiştir,
· Cüzʾ fîhi meclisân min imlâʾi Ebî ʿAbdirraḥmân Aḥmed b. Şuʿayb b. ʿAlî en-Nesâʾî (el-Emâlî). Kırk yedi hadisi ihtiva etmektedir.
Yorum sizin…
7. ÖLÜ HAYVANIN DERİSİ NE OLACAK?
a) Hadis: “Peygamberimiz – Deri işlendimi temiz olur- dedi. Sonra ölü bir koyuna rast geldi ve – Onun derisinden faydalansanıza – dedi.
Kaynak: Buhari 72/30
b) Hadis: “ Peygamberimiz – Ölü hayvanın ne derisinden, ne de sinirinden faydalanınız – dedi.
Kaynak: Hanbel 4/310,311
Kuran’a göre leş yemek haramdır. Leşin derisinin haramlığına dair Kuran’da bir ifade yer almaz. İşte bu konuda birbirine zıt iki hadis. Bu zıtlıklar (haşa) Peygamberimizi ne dediğini bilmez, şimdi söylediğini sonra inkar eden, ağzından çıkanı bilmeyen bir kişi haline getirmektedir ki, bu hem İslam’a, hem biricik Peygamberimiz Hz. Muhammed’e, hem de Allah Kelamı Kuran’a atılmış en adi, en kötü, en ağır iftiralardır. Allah bunları yapanları ıslah etsin.
Bu tutarsızlıklar anlatılmak, sıralamakla bitmez. Bizim amacımız gerçek bir Müslümanın, bu tür nakledilen hadislerin Kuran’a uyup olmadığının kontrol etmeden ve doğruluğu Kuran tarafından onanmadan kesinlikle kabul etmemesi gerektiği hususudur. Kuran’da bize anlatılanlara ters düşen her bilgi, hadise, olay tamamen yalandır, iftiradır ve kesinlikle reddedilmelidir. Bizim yolumuz Kuran yoludur ve bu yolda hurafelere kesinkes yer bulunmamaktadır. Bunları yayanlar, peygamberimizin vefatından 200 sene (!) kadar sonra doğan ve şıracı-turşucu örneği birbirleri hakkında methiyeler düzen (örneklerini yukarıda vermeye çalıştık) hadis severler olsa bile. Elimizde çelişkisiz Kuran varken, bu çelişkiler yığınına dönmüş hadislerle uğraşmak bizi Allah’ın Kelamı’ndan uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bu yüzden Allah’ın elçisi Peygamber’imiz Hz. Muhammed’in ahrette toplumundan tek şikâyeti şöyledir:
(Elçi de şöyle der: “Ey Rabbim, benim toplumum bu Kuran’ı devre dışı tuttular.”) 25-Furkan Suresi 30
“Allah size kitabı detaylandırmış bir halde indirmişken, Allah’ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım.” 6-Enam Suresi 114