ABD MERKEZ BANKASI (FED) VE DOLARIN BAŞ DÖNDÜRÜCÜ HİKAYESİ

ABD MERKEZ BANKASI (FED) VE DOLARIN BAŞ DÖNDÜRÜCÜ HİKAYESİ
10 Mayıs 2019

ABD MERKEZ BANKASI FED’İN TARİHÇESİ

ABD Merkez Bankası’nın tarihçesine bir göz attığımızda kurulmasının hayli sancılı bir süreçte gerçekleştiğini kolayca görebiliriz. Karşı kamuoyunun güçlü varlığı ve çıkardıkları zorluklar sebebiyle FED’in kuruluşu 18. yy. kadar uzansa da, ancak 20. yy. başlarında gerçekleşebilmiştir. Merkez Bankası’nın kurulmasına ABD başkanı Thomas Jefferson ve çiftçiler karşı çıkmışlardı.

·        Thomas Jefferson, Amerika Birleşik Devletleri üçüncü başkanı olup, 1801-1809 tarihleri arasında başkanlık yapmıştır.

O dönemde çiftçiler bankaların tüccarları zengin edeceğini ileri sürüyor ve banknot ihracatına karşı çıkıyorlardı. 1781 yılında ABD Kongresi ilk ulusal banka olan “The Bank of North America” nın kurulduğunu tüm ülkeye ilan etti. Bu tarihten 10 yıl kadar sonra ABD’nin Hazine Bakanı Alexander Hamilton (1789  – 1795) merkez bankasının devlet için önemli olduğunu ileri sürerek “First Bank of the United States”in kurulmasına liderlik yaptı. Yıl 1791.  Böylece ülkenin ilk Merkez Bankası kurulup faaliyete geçti.

·        Alexander Hamilton, Amerika Birleşik Devletleri tarihindeki ilk Hazine Bakanı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin mali sisteminin kurucusu. Aynı zamanda ülkenin kurucu önderlerinden ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ilk partisi olan Federalist Parti’nin kurucusu ve teorisyenidir. 

ABD Kongresi’nin amacı “The Bank of North America”yla yeni hükümetin mali operasyonlarına destek olmaktı. Aynı Kongre, aldığı bir başka kararla “The First Bank of the United States”i , ABD Hazinesinin 20 yıllık bir süre için mali temsilcisi olarak ilan etmiştir. 1913 yılına kadar görev yapan bu bankanın, hükümet adına Merkez Bankası görevini de üstlendiğini görmekteyiz. Ne tuhaftır ki bu Banka Amerika’ya bunca yarar sağlamasına rağmen imtiyazları yenilenmemiş ve 1811 yılında da dağıtılmıştır. Alexander Hamilton bu kez yine Amerika’nın sağlam, güvenilir bir Merkez Bankasına ihtiyacı olduğunu savunmuş ve onun ısrarlı çabaları sonucu Kongre de 1816 yılında “Second Bank of the United States” kurulmasına karar vermiştir. Ancak bu tarihte hala Merkez Bankasının kurulmasına karşı kamuoyunu devam ettiğini görüyoruz. Başkan Andrew Jackson’ın(1767 – 1845) görüşü kurulacak bir Merkez Bankası’nın ülkede bir monopol/tekel oluşturacağı ve bunun da ülke Anayasasına uygun olmadığı şeklindeydi.

·        Başkanı ve Demokrat Parti’nin kurucusu. Jackson, ABD’de iz bırakan başkanlardan biri olarak tarihe geçti. Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nda önemli rol oynayan George Washington, John Adams, Thomas Jefferson ve James Madison’un aksine, Andrew Jackson o eliter/seçkin kesime dahil olmayan ilk başkandı.Başkanlık süresi 8 yıldır. 4 Mart 1829 – 4 Mart 1837

Başkan, Bankanın imtiyazlarını veto etmiştir ve neticede 1836 yılında bu banka da kapanmıştır. Bu bankanın kapatılması Amerika’da mali sistemde problemler yaşanmasına, dolayısıyla bankaların ihtiyaçlarını karşılama konusunda sıkıntılara düşmesine neden olmuştur. 1863 yılı Amerika’nın maliyesi açısından önemli bir dönemeci işaret eder. Bu tarihte “Ulusal Bankalar Kanunu”nun çıkarıldığını ve de federal para düzenine geçildiğini görüyoruz.

Biraz hızlanalım. Ne demiştik. 1863 yılında Amerikan Kongresi, ulusal bankacılık sistemini oluşturan mevzuatı kabul etti. Bu mevzuat, aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri için tek bir ulusal para birimi saptadı. Yeni ulusal bankacılık sisteminin bir parçası olarak Kongre, banknotları yönetmek ve denetlemek için ABD Hazine Bakanlığı’nı kurdu. 1869 yılında, Gravür ve Baskı Bürosu banknotların üzerine portreler ve mühürler basma sorumluluğunu üstlendi. Ulusal Bankacılık Kanunu uyarınca, özel bankaların yeni ve birleşik bir ulusal para birimi sisteminin bir parçası olarak kendi banknotlarını basmalarına izin verildi. İlk deneme döneminde para basımı yapılarak, 1882’de bu dönem sona erdirildi. Bu tarihten sonra, kiralanan bankalar 1902’ye dek çeşitli para tasarımlarını kullandı. 1920’lerin sonuna doğru daha küçük boyutlu modern banknotlar dolaşımdaki yerini aldı. Federal Rezerv Yasası, 1913 yılında Amerikan Merkez Bankası olarak görev yapması için Federal Rezerv sistemini kurdu. Federal Rezerv paraları, 1914 yılında yürürlükten kaldırılan ulusal banknotların yerini alarak dolaşıma girdi. 1919’e gelindiğinde, bu yeni banknotların çeşitleri 1 ilâ 10,000 dolar arasında değişiyordu. İşte 1863-1919 yılları arasında Amerikan Bankacılık Sisteminde olan bitenler kısaca ve hızlıca böyle.

1957 yılında, “In God, We Trust” (Tanrı’ya Güveniyoruz) sözleri, Soğuk Savaş dönemi korkularını yansıtan bir ruh haliyle, ABD Doları üzerindeki yerini aldı. 1969’a gelindiğindeyse, 500 dolar ve üzerindeki banknotlar yürürlükten kaldırıldı. Sonra Bankaların “Ulusal Bankalar Kanunu” ile ABD’nin belirlediği para kurallarına göre uygulama yapmak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Ayrıca bu bankaların zorunlu olarak paraları karşılığı gümüş, altın veya devlet tahvilinin karşılık olarak tutulması zorunluluğu getirilmiştir. Ancak eyalet bankaları emisyon imtiyazlarından vazgeçmemeleri nedeniyle bu uygulama başarısız olmuştur. Bu sıkıntılı durumla karşılaştıklarından Merkez Bankasının ne denli önemli olduğu anlaşılıyor ve 12 tane Merkez Bankası görevini sürdüren FED kuruluyor.

·        Emisyon kelimesi, köken olarak Fransızca dilindeki “emission” kelimesinden gelmektedir. Sözlük anlamı ise ekonomi demektir. Emisyon kelimesinin dilimizdeki karşılığı ise “ihraç etmek, çıkarmak ve yaymak” anlamlarına gelmektedir. Türkçede kağıt paraların, tahvillerin ve hisse senetlerinin ilk defa piyasaya sürülmesine emisyon denir. Demir paralar bu kavram kapsamına dahil değildir. Sadece kağıt paralar dâhildir.

 ·        FED (Federal Reserve); Merkez Bankaları Sistemi. 23 Aralık 1913’te kurulan ABD’nin merkez bankasıdır. Zamanla Federal Rezerv Sistemi’nin rolleri ve sorumlulukları genişletilmiş ve yapısında değişiklikler meydana gelmiştir.

1907 yılında Amerika ekonomisinin mali krizle karşı karşıya kaldığını görüyoruz.  Bankacılar ve Yöneticiler bu durum karşısında mali sisteme düzen getirilmesinin son derece gerekli ve gerçekçi olduğu anlamakta gecikmiyorlar. Amerikan Merkez Bankası’nın devlete ait olması ya da özel bir Merkez Bankası olması konusu gündeme geliyor. Alınan önemli ekonomik kararlardan biri de ülkede ekonomik incelemeler yapmak amacıyla “Ulusal ParaKomisyonu” kurulması olmuştur. Yıl 1912. Bu komisyonun yaptığı ekonomik incelemeler bir rapor halinde Kongre’ye sunulduğunda, üyelerin artık ülkede bir Merkez Bankası’nın kurulmasına ikna olduklarını ve hemen konuyla alakalı bir yasa hazırladıklarını görüyoruz. 1913 yılında Başkan Woodrow Wilson(1856 – 1924) bu yasa önüne gelir gelmez onaylıyor ve böylece ABD’nin ulusal merkez bankası FED kuruluyor.

·        Thomas Woodrow Wilson, Amerikalı akademisyen, tarihçi ve siyasetçi. Amerika Birleşik Devletleri’nin 28. Başkanı. 1902-1910 yılları arasında Princeton Üniversitesi rektörlüğü görevini yürüttü. 1910 yılında Demokratik Parti’den New Jersey vali adayı oldu. Yapılan seçimleri kazandı.

1917 yılında çıkarılan Overman Yasası ile Merkez Bankasının hazineyi finanse eden başlıca kurum olduğunu görmekteyiz. Bu arada önemli bir saptama yapalım ve 1913 yılına kadar Amerika’da Merkez Bankası bulunmadığını, ancak Merkez Bankası’nın yerine bankaların kendi paralarını bastıklarını ve bu paraların değerlerinin ise belirli bir altın miktarına denk geldiğini hatırlayalım.

·        Overman Yasası, 1913 yılında federal rezerv sistemi‘nin kurulması için çıkartılan, FED‘e para basma ve para politikasını yönetme yetkisi veren yasa.

Birinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’dan  ABD’ye akan altınlar Merkez Bankası FED ’in ülkede fiyat istikrarı sağlamasını zor duruma getirmiştir. Merkez Bankası yeni kurulduğu için açık piyasa işlemini gerçekleştirecek paraya yani portföye sahip olmadığı için piyasada olan fazla altını çekememiştir. Merkez Bankası’nın açık piyasa işlemlerin gerçekleştiremediği için para stoku %46, fiyatlar genel düzeyi %65 olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Overman Yasası’nda düzenleme yapılmıştır. Yani FED ve Hazine arasında bağımlılık hafiflemiştir ama bunun yalnızca fonksiyonel bağımsızlık olduğunu, politik bağımsızlık olmadığını belirtmek durumundayız. Nihayet 1980 yılında yine düzenlemede değişiklikler yapılması ile FED şimdiki statüsüne sahip olmuştur. Ancak  FED’in Başkan’a değil, sadece Kongre’ye hesap verdiğini de not etmekte fayda var kanaatindeyiz..

ABD MERKEZ BANKASI’NIN SAHİP OLDUĞU PARA POLİTİKASI ARAÇLARI

ABD Merkez Bankası’nın (FED) ilk sorumluluğu ekonomide para ve kredi akışını etkilemektir. Ayrıca Merkez Bankası para politikası uyguladığı zaman, fiyat istikrarını gerçekleştirmeyi, en üst düzeyde istihdamı temin etmeyi ve uzun dönemli faizlerin belli bir düzeyde bulunmasını kendisine hedef olarak kabul etmiştir. FED’ in para politikaları kanuni karşılık oranı, selektif kredi kontrolü, iskonto oranı, açık piyasa işlemleri ve ikna yolu politikalarıdır.

·        Selektif Kredi Kontrolü; Kredilerin hangi sektörlere yönlendirileceğine Merkez Bankasının önceden karar vermesine denir.

Fakat bunlardan en önemlisi açık piyasa işlemleridir. Açık piyasa işlemlerini FED iki şekilde gerçekleştirir; “dinamik ve savunmaya yönelik”.Dinamik şekilde FED, parasal tabanda ve bankaların rezervlerinde değişiklik yapılarak likiditeyi denetlemektedir. Savunmaya yönelik açık piyasa işlemiyse,  parasal taban hedeflerinde FED’in isteğinin dışında herhangi bir değişme olduğu zaman, değişmeyi uyumlu hale getirmek için işlem yapmaktadır. Bu işlemler FED görevindedir yani FED istediği zaman açık piyasa işlemlerini gerçekleştire bilmektedir. FED’in diğer para politikalarından olan iskonto para politikası ile ekonomik mali paniklerde diğer bankalara fon sağlamaktadır. Bu krediler; Uyum kredisi, Mevsimlik kredi ve Genişletilmiş kredilerdir. Eğer bankaların geçici nakit sıkıntıları varsa FED uyum kredileri ile bu bankaların nakit sıkıntılarını karşılar. Mevsimle bağlı nakit sıkıntıları varsa örneğin yaz aylarında fazla turist geldiği için çıkabilecek nakit sıkıntısını karşılamak için mevsimlik krediler verir. Bankalar çok ciddi nakit sıkıntısı ile karşı karşıya kaldıklarında bu zaman FED genişletilmiş kredi ile bankaların nakit sıkıntılarını karşılamaktadır. Diğer yandan iskonto politikasının piyasaya etkisi çok küçüktür ama FED’ in geleceğe bağlı para politikaları hakkında sinyal verebilmektedir.

FED’e üye olan ülkelere 1980 yılından önce kanuni karşılık oranı olan diğer para politikası uygulamıştır. Kanuni karşılık oranı “Parasal Kontrol Yasası”  tüm bankalar için geçerli olmuştur. Ancak iskonto oranından farklı olarak kanuni karşılık oranı ekonomi üzerinde etkisi fazla olduğu için daha az değiştirilmektedir. Diğer para politika araçları ise artık önemini kaybetmiştir. Öte yandan FED,  ekonomide likiditeyi ayarlamak için piyasaya hazine bonosu ve tahvilleri alıp satmaktadır. Bunun ne şekilde uygulanacağına FOMC (The Federal Open Market Committee) karar vermektedir. FOMC Washington DC’de “District of Columbia” periyodik toplanır ve açık piyasa, devlet tahvili alım satışı, sırayla ekonomideki para ve kredi kullanılabilirliğini etkileyen eylemleri ile ilgili politikasını belirler.

ABD MERKEZ BANKASININ GÖREVLERİ VE SERMAYE YAPISI

FED’in sermayesi, üye bankalara aittir ve bu nedenle sermaye yapısı bakımından FED dünyada tek örnektir. FED’e üye olan bankaların Federal Rezerv Bank hissesi almaları gerekmektedir. Bu hisse sermayelerinin %6 oranında olması gerekiyor ve üye oldukları zaman %3’nü ödemeleri zorunludur. Diğer %3’ü ise Guvernörler Kurulu tarafından belirleniyor. Ticari Bankaların sermayesinden oluşan FED’in sermayesi aslında FED’in uyguladığı politikalarına etkisi var anlamında anlaşılmamalıdır. Ticari bankalar bu yatırımdan %6 oranında kar payı alırlar. FED ulusal ekonominin ihtiyacına göre para arzını ve kredi arzını ayarlamaktadır. Ayrıca bankaların sorunsuz ve güvenli çalışmalarını sağlamaktadır. FED dört temel görevi yerine getirmektedir.

– Para arzı ve kredi hacmini düzenlemek,

– Mali kurumların düzenlenmesi ve denetlenmesi,

– Hükümet için mali ajanlık yapmak,

– Mevduat kurumlar aracılığıyla, kamuya ödeme hizmetleri sunmak.

FED bu dört temeli uygularken, dış ticaret, fiyat istikrarı, yüksek istihdam ve ekonomik büyümeyi yani ekonomik amaçları dikkate almak zorundadır. Ayrıca Merkez Bankası bu ekonomik amaçları uyguladığı zaman kendi kendine gerçekleştirme özelliğine sahip değildir. Kendi para ve kredi sorumluluklarına ek olarak, Fed yabancı faaliyetleri ve kenar şirketler, Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyet gösteren yabancı bankalar da dâhil olmak üzere banka holding şirketleri, faaliyetleri üzerinde geniş denetim ve düzenleyici yetkisine sahiptir. FED yalnızca ABD vatandaşlarını değil, Türkiye gibi dünyanın birçok yerindeki insanları etkileyen ekonomik ve parasal politikalar geliştirip uygular.

FED’in en çok tanınan ismi Yönetim Kurulu Başkanıdır. Bu görevde şu an Janet L. Yellen bulunmaktadır.FED, yönetim kurulu başkanı liderliğindeki bir yönetim kurulu tarafından yönetilir. Yönetim kurulunun yedi üyesi bulunmaktadır ve her bir üye 14 yıllık bir görev süresi ile Başkan tarafından atanır. Kurul, başkan ve başkan yardımcısı tarafından yönetilir. Yönetim kurulu başkanı da ABD başkanı tarafından atanır fakat atama Senato onayından da geçer. Başkan ve başkan yardımcısının görev süreleri 4 yıldır. Fed başkanının gücü, tek taraflı bir güçtür. Başkanın oyu da diğer yönetim kurulu üyelerininki gibi tek oy sayılmaktadır. Ayrıca bir insanın FED başkanı olması onu para politikalarını belirleyen, yedi yönetim kurulu üyesi ve değişmeli olarak beş yerel Merkez Banka başkanının oluşturduğu Federal Serbest Piyasa Komitesi’nde (FOMC) tek başına söz sahibi yapmaz. FOMC, ABD para politikalarının temel etmeni olan federal fon oranlarını belirler. Fed başkanının oyu burada da bir oy değerindedir. Kısaca: Ekonomistlerin Federal Fon oranlarını her zaman yakından takip etmesinin çok önemli bir sebebi var. Federal Fon oranları her tür krediyi etkiler. Örneğin 30 yıllık mortgage kredilerinin faiz oranları FED’in hedef oranına bağlı olarak değişen ABD Hazine Bakanlığı’nın 10 yıllık tahvillerinin verimliliğine bağlıdır. Diğer bir örnek de şu olabilir; bankalar kredilerdeki faiz oranlarını federal fonlara ve FED’in indirim oranlarına bağlı olarak ayarlarlar.

·        Mortgage;  Tutsat, tutulu satış, ipotekli satış, rehinli satış ya da mortgage bir malın kendisinin güvence olarak gösterilerek, ödünç alınan parayla satın alınması anlamına gelen iktisadi terimdir. Tutulu satış genellikle taşınmaz mal satın alımlarında kullanılır.

Portföyünüzü ne kadar çeşitlendirirseniz çeşitlendirin sistemik riskten kurtulamazsınız, yani tüm finansal sistemin çökmesi riskinden. FED’in görevlerinden biri de bu riski minimuma indirecek çareler aramaktır. FED, acil durumlarda bankacılık sistemindeki nakit akışının devamlılığını sağlamak adına “son kredi mercii” olarak hareket edebilir. Örneğin 11 Eylül saldırılarının olduğu günde FED,  ABD finansal sisteminin içerisindeki güveni tekrar sağlamak adına teminat sahibi kuruluşlara direkt olarak kredi verdi ve bu kuruluşların kısa vadedeki yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağladı. 2010 yılında yürürlüğe giren Dodd-Frank Yasası kapsamında FED’e 50 milyar dolar üzerinde mal varlığına sahip banka holdingi şirketleri üzerinde yüksek düzeyde denetim hakkı verildi ve bu şirketlere FED’e tabii olma zorunluluğu (!) getirildi.

Kısaca: Diyelim ki bankalara para yatırıp, örneğin New York Menkul Kıymetler Borsası’na yatırım yapmak istiyorsunuz çünkü finansal sistemin ayakta kalacağına güveniyorsunuz. FED bu güvenin korunmasında bankaların acil durumlarda dahi müşterilerine ödeme yapabilmesini sağlayarak ve anahtar finansal kuruluşları düzenleyerek büyük rol oynar.

FED kararları sadece Türkiye’yi etkilediğini düşünmek yanlış, tüm dünyayı etkiliyor. FED’in tüm dünya ülkesi ekonomilerinde böylesine büyük bir etkiye sahip olmasının ardında ABD’nin dünyanın en güçlü ekonomisi olması gerçeği yatıyor, bu da ABD merkez bankasını yani FED’i dünyanın etkisi en yüksek Merkez Bankası konumuna yerleştiriyor. Bu sebeple, dünyadaki tüm ekonomi yönetimleri, bankacılar ve fon yöneticileri öncelikli olarak FED’in kararlarına odaklanmak zorundalar. Örneğin FED yaptığı toplantılarından birinde faizleri, misal olarak 0,50-0,75 aralığına yükseltme kararı verdiğinde sadece Türkiye’de Türk lirası değil, Türkiye dahil olmak üzere, ABD dolarına karşı bütün para birimleri değer kaybeder.

AMERİKAN DOLARININ TARİHİ ÇIKIŞI

Gelelim son olarak Dolar’ın tarihine. Dolar’ın ilk olarak kullanılması 1500’lü yıllarda olmuştur. İlk olarak St. Joachimsthal kasabasında gümüş sikkeler olarak ve Joachimsthaler kısaltması olan “Thaler” ismi ile kullanılmıştır. Prusya’da ve diğer Alman Devletleri’nin 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar “Thaler” isimli para birimi olmuştur. Ancak her ülkede “Thaler” gibi telaffuz edilmemiştir. “Thaler” ismine İngilizler “Dollar”, Slovenler “Tolar”, Hollandalılar “Daaler”, Eritreliler “Tallero” ismini vermişler. Doların yeni bir para birimi olarak Koloniler tarafından kullanıldığını ve ”Amerikan Doları” adı altında ortaya çıkmıştır. Resmi olarak kullanılması ise Coinage Antlaşması (Tedavüle para çıkarma kanunun kabulü) ile 1792 yılında gerçekleşmiştir.

Dünyada en çok kullanılan para birimi Amerikan Doları’dır ve $ sembolü ile gösterilir. Uluslararası para kodu ise “USD”dir. ABD Kongresi ilk ulusal banka olan The Bank of North America’yı ilan etmiştir ve 1785 yılında ABD Kongresi ulusal para birimi olan doların kullanılmasını kabul etmiştir. Bu Merkez Bankası’nın faaliyete başlamasından sonra, 1792 yılında Tedavüle Para Çıkarma Kanunu ile değerleri farklı olan madeni paraların basımı ABD Darphanesi’nde gerçekleşmiştir. Madeni paralardan farklı olarak ülkede ilk kâğıt para Federal Hükümet tarafından dolaşıma çıkarılmıştır ama bu ülke genelinde olmuştur. Hükümet ülkede İç Savaşı finanse etmek için ABD Hazinesi “Yeşil” adlı faiz getirisi olmayan vadesiz banknot ihraç etmiştir. 100 dolarlık banknot 22 Aralık 1862 yılında Amerika Konfedere Devletleri tarafından çıkarılmıştır. Tedavülde olan banknotlar 1862 Ağustos ayından 1863 Ocak ayına kadar olan zamanda 670.000’den fazla çıkarılmıştır. Bu banknotların ilk kez tasarımının değiştirilmesi ise 1996 yılında yani 67 yıl sonra olmuştur. 1996’da 100 dolarlık banknot tedavüle çıkarılmıştır. 1997 yılında 50 dolarlık banknot, 1998 yılında 20 dolarlık banknot ve 2000 yılında ise 10 ve 5 dolarlık banknot tedavüle çıkarılmıştır. Dolaşımda en az bulunan banknot 2 dolar’dır ve dünyada sınırlı sayıda üretilmiştir. Bu banknotların dolaşıma çıkarmasından önce banknot sistemi olmamıştır yani çoğu parasal işlemler, özel bankalar aracılığıyla veya “Madenî” üzerinden yürütülmüştür ABD’de dolaşımda olan banknotlar 1861 yılından günümüze kadar olan zamanda geçerliliğini korumaktadır.

KARMAŞIK BİR YAPISAL GELİŞİM

Anayasa’nın ilgili maddesi, federal hükümete “para basma” ve “değerini düzenleme” yetkisi verir. Ancak kâğıt para hakkında bir ayrıntı vermez. Bu, büyük ölçüde Kıta Kongresi’nin Amerikan Devrimi’ni finanse etmek için bastığı banknotların, İç Savaşın sonunda neredeyse değersiz hale gelmesinden kaynaklanır. Kıtasal erozyona uğrayan para değeri nedeniyle, Anayasa Konvansiyonu delegeleri, bu konuda sessiz kalmaya karar vermişlerdi.

Bağımsız ve birleşik bir Amerika’nın ilk 70 yılı boyunca, federal hükümet değil, özel kurumlar kâğıt para bastılar. Altın ve gümüş karşılığında değiştirilebilen ve devlet tarafından kiralanmış bankalar aracılığıyla basılan banknotlar, dolaşımdaki en yaygın kâğıt para birimiydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşundan Ulusal Bankacılık Kanunu’nun yürürlüğe girmesine dek, 8.000 farklı kuruluş karşılığı olmaksızın bir para kaynağı yarattı ve yaygın bir sahteciliği de kolaylaştırmış oldu. Tek bir ulusal para birimini yürürlüğe koyan Ulusal Bankacılık Kanunu, ülke çapında dolaşımda olan kâğıt paraların çeşitliliğini ortadan kaldırdı. ABD Gravür ve Basım Bürosu tarafından üretilen en değerli banknot 100.000 dolarlık altın sertifikasıydı. Bu banknotlar, 18 Aralık 1934 ve 9 Ocak 1935 arasında, ön yüzünde Başkan Woodrow Wilson’un portresiyle basıldı. Banknotlar hiçbir zaman halkın kullanımına açılmadı ve yalnızca Federal Rezerv bankaları arasındaki işlemler için kullanıldı.

1970’lerin başından bu yana, tüm ABD banknotları Federal Rezerv Bankası aracılığıyla basılıyor. Bundan önce, diğer bankalar tarafından basılan banknotlar, Gümüş Sertifikaları, Altın Sertifikaları, ABD tahvilleri, Hazine Bonoları ve Ulusal Banka banknotlarını içeriyordu.

Şu anda 1, 2, 5, 10, 20, 50 ve 100 dolarlık kâğıt paralar kullanılıyor. Geçmişte, 500, 1.000, 5.000 ve 10.000 ABD Doları da piyasaya sürülmüştü. Kullanılmayan ABD banknotları hâlâ yasallığını korumaya devam ediyor. Yani, ödeme için üzerinde bulunan değer hâlâ geçerli. 1957 yılında, “In God, We Trust” (Tanrı’ya Güveniyoruz) sözleri, Soğuk Savaş dönemi korkularını yansıtan bir ruh haliyle, ABD Doları üzerindeki yerini aldı. 1969’a gelindiğindeyse, 500 dolar ve üzerindeki banknotlar yürürlükten kaldırıldı. Ancak, çok sayıda kullanımdan kalkmış kâğıt para, koleksiyoncular açısından sayısal değerinden çok daha kıymetli hale gelmiş durumda. Günümüzde, yapılan tahminlere göre dünya genelinde dolaşımda bulunan ABD Doları miktarı yaklaşık 11 Trilyon dolar düzeyinde.

DOLAR ÖNCESİ AMERİKAN EKONOMİK TARİHİ

1620 yılında, Doğu Londra’daki bir limandan, dönemin dinî muhaliflerini taşıyan Mayflower adlı İngiliz gemisi, Yeni Dünya’ya (Amerika’ya) doğru yola koyuldu. İlk yerleşimciler, yanlarında kısıtlı miktarda altın ve İngiliz parası götürmüştü. Bu insanlar zengin değillerdi ve çok geçmeden kısıtlı miktardaki paraları tükendi; Amerikan kıtasının kadim yerli halklarından yiyecek, hayvan postu ve diğer ihtiyaçları satın alamaz hale geldiler.

·        Mayflower, 1620 yılında İngiltere’nin Plymouth limanından yerleşme amacıyla ABD’ye gelen Pilgrimleri taşıyan gemidir. Bu geminin yolcuları sonradan bugünkü ABD’nin çekirdeğini oluşturmuşlardır.

·        Pilgrim: İngiltere’de hem feodal sistemin hem de merkezi otoritenin sıkıntılarını gördükleri için, göç ettikleri Kuzey Amerika’ya götürdükleri sistemin aynı zamanda revize olmasını da sağlayan hacılar. Yazılı bir anayasa’nın ve federatif sistemin oluşumunda da etkili oldukları söylenmektedir.

“Greenback” adlı kitabın yazarı çağdaş İngiliz tarihçi/yazar Jason Goodwin (1964 –     ), kudretli dolar ve Amerika’nın gelişimindeki zorlukları şöyle özetliyor; “Kısacası hiç paraları yoktu. İlk yerleşim bölgelerine geldiklerinde zengin değillerdi. Kolonicilerin kendi aralarında değişim yapmaları için takas yöntemi de kullanışlıydı ancak çok geçmeden oldukça karmaşık değişimlere girdiler ve bu noktada paraya büyük bir ihtiyaç duydular.”

Yerleşimciler Yeni Dünya’ya geldikten sonra, “Wampum” adıyla bilinen belirli bir tür kabuğun birçok yerli Amerikalı için büyük bir sembolik öneme sahip olduğunu keşfettiler ve İngiliz kolonicileri, bu kabuğu yiyecek benzeri ihtiyaç maddeleri için değiş-tokuş aracı olarak kullandılar. Wampum, 1637’de, ABD’nin doğu kıyısında bulunan Massachusetts Körfezi Kolonisi’nin yasal ticareti değişim aracı olarak kabul edildi.

·        Wampum, Amerikan Yerlilerinin Doğu Ormanlık kabilelerinin geleneksel bir kabuğudur. Kuzey Atlantik kanallı whelk kabuğundan yapılmış beyaz kabuk ve quahog veya Batı Kuzey Atlantik sert kabuklu istiridyeden yapılmış beyaz ve mor boncukları içerir. Süs eşyası.

Yerleşimciler arasındaki ticaretin hacmi arttıkça, takas için diğer malları da kullanmaya başladılar. Örneğin, kuzey kolonilerinde mısır ve morina balığı kullandılar ve daha güneydeki kolonilerde tütünü tercih ettiler. Erken dönem yerleşimcileri, bu kendine has değişim araçları dışında bir seçeneğe sahip değildi; zira İngiliz makamları altın ve gümüş madeni paraların ihraç edilmesine izin vermiyordu ve aynı zamanda sömürgecilerin kendi sikkelerini basmalarına da izin yoktu. Diğer yandan, İspanyolların kullandığı madeni paraları elde etmek daha kolaydı ve bunlar 19. yüzyılın başlarında bile ABD’de hâlâ dolaşımdaydı.

Neticede, İngiliz makamlarının uzlaşmaz tutumu, İngiliz hükümeti tarafından yerleşimcilere uygulanan vergi yüküyle birleşince, İngiltere’yle tam bir kopuşa yol açtı. Koloniciler, 1776’da meşhur Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınladılar ve uzun süren Bağımsızlık Savaşı’nın ardından, 1783’te İngiliz kuvvetlerini yenmeyi başardılar. Öte yandan, Bağımsızlık Savaşı, Koloniler Birliği’ne bağlı 13 devleti mali bir kargaşaya da sürükledi.

Savaş, koloniler açısından beklenenden uzun geçmişti ve çok pahalıydı. Savaşın ardından, Birleşik Amerika’nın kurucu babalarından, Amerikan Doları’nın en bilindik figürü olan Benjamin Franklin (1706 – 1790), o döneme dair şunları aktarıyordu: “Kongre … askerlerin maaşını ödemek, giydirmek, kollamak ve beslemek, gemilerimizi yüzdürmek için muazzam miktarda kağıt banknot bastı ve, ilk üç yıl boyunca vergi uygulanmaksızın, bu banknotlarla Avrupa’nın en güçlü milletlerinden biriyle savaştık.”

·        Benjamin Franklin, Amerikalı yayımcı, yazar, mucit, felsefeci, bilim insanı, siyasetçi ve diplomattır.

1785 yılında Kıta Kongresi New York’ta toplandı ve 6 Temmuz’da dolar, Amerika Birleşik Devletleri’nin resmi para birimi olarak ilan edildi. 1792’de, Amerikan Kongresi, yeni kurulan ABD’de doları, Avrupalı “Thaler”in standart eşdeğeri olarak kabul etti. Bu kararla, Avrupa çapındaki standart uygulamayı takip ediyorlardı. ABD Doları, orijinal gümüş “Thaler”in  ağırlığından biraz daha hafif biçimde 27 gramdı.

FED’İN BİNASI
BENJAMIN FRANKLIN
MAYFLOWER GEMİSİ
100 DOLAR
JANET L. YELLEN
YAZAR JASON GOODWIN
GREENBACK
WAMPUM 1
MADENİ BİR DOLAR
MADENİ YARIM DOLAR (2)
MADENİ YARIM DOLAR
KARIŞIK DOLARLAR

Trả lời

Email của bạn sẽ không được hiển thị công khai. Các trường bắt buộc được đánh dấu *