Çok yakın bir arkadaşımın eşi, 3 yaşındaki kızı ve kızının bakıcısıyla ailesine sürpriz yapıp 3 gece 4 günlüğüne Uludağ’da yer ayırtmasıyla başladı herşey. Yöneticilik yaptığı şirketin yabancı misafirleriyle bir grup oluşturmuşlar. Hani gazetelerde çarşaf çarşaf reklam veren, son derece lüks bir otelde rezervasyon yaptırıyorlar. Arkadaşım kendi ailesi için 3 gece 4 günlüğüne 9.000 TL. ödüyor, yılbaşı balosu da dahil. Ve ikisi yabancı üç aile arabalarına binip Uludağ’ın yolunu tutuyorlar hep birlikte. Seçtikleri otele varınca gerçekten de son derece isabetli bir karar verdiklerine inanıyorlar, çünkü otel muhteşem. Kapıdan içeri adım attığınız anda, sizi fevkalade olumlu etkiliyor. Odalar da bir o kadar etkileyici. Ancak ilk şaşkınlık geçtikten sonra fark ediyorlar ki, süit istedikleri ve onun parasını ödedikleri halde, oda geniş, büyük ama süit değil. Lükse boğulmuş geniş odada, iki adet iki kişilik yatak var. Yani yabancı bakıcı kızla aynı odada kalacaklar. Hemen resepsiyon aranıyor, yarım saat kadar beklendikten sonra görevli geliyor. Olan biten anlatılıyor, cevap “Üzgünüz, elemanlarımız yeni, bu süreçte çok yoğun talep var, bu yüzden bu tür yanlışlıklar oluyor.” Çare, çözüm? “Maalesef şu anda yapacak bir şey yok.Ancak kalmak istemezseniz, elbette ayrılabilirsiniz, ödediğiniz para 21 iş günü içinde hesabınıza iade edilir.” İstanbul’dan kalk, o kadar yol gel, sana güvenip seninle birlikte gelen misafirlere ne diyecekler, çaresiz sineye çekip kalıyorlar. Eşyalarını yerleştirip, lobiye iniyorlar. Ancak gerçekten müthiş bir otel, lüks ve eski deyimle şatafatlı. Lobide hep birlikte oturup gelen garsona sıcak birşeyler söylüyorlar, çünkü dışarıda seyrine doyulmayan bembeyaz bir tabiat ve az da olsa atıştıran kar var.
Neyse fazla uzatmayalım, sorun şu bu kadar lüks ve muhteşem yatırımda içki yasağı (!) var. Yılbaşı yemeği dâhil hiç kimseye içki verilmiyor. Tesisin sahibi Karadenizli iş adamı hacıymış meğerse. Tabi özellikle yılbaşı balosu tam bir rezalete dönüşüyor. Sadece Türkiye’den değil, dünyanın her ülkesinden gerek acenteler, gerekse reklamlarda yazılanlara, anlatılanlara bakıp, hem de peşin ödeyerek gelen misafirler sinirleniyorlar. “Sen içkiyi isteyene verirsin, istemeyen zaten içmez” düşüncesi yok işletmecide. “Yasak” dedi mi bitti. Üstelik sen çok yıldızlı, turistik bir tesissin. Haremlik selamlık yapan otellerden değilsin ki. Sen tanıtımında öyle olduğunu, içki vs. hizmeti verilmediğini belirt, isteyen gelir istemeyen başka yeri tercih eder. Her neyse olay o geceki skandalla kalmıyor tabi. Almanya ve Fransa’dan acenteler vasıtasıyla yılbaşı için buraya gelen yüze yakın yabancı turist hemen ülkelerinde dava açıyorlar kendilerini tam olarak bilgilendirmeyen acenteleri hakkında. Çok sayıda ağır tazminat davalarıyla karşılaşan bu acenteler de otele kendilerine yeterli bilgi vermedikleri için ağır tazminat davaları açıyorlar. Zincirleme bir dava açma olayı kısacası. Olay uluslararası boyuta ulaşınca, insanına, vatandaşına değer veren o iki ülkenin Turizm Bakanlığı yetkilileri, bizim Bakanlığı arıyorlar ve olayı, açılan davaları anlatıyorlar. Bu olayın uluslararası bir rezalete dönüşeceği paniğine kapılan Bakanlık, otel yönetimini arıyor ve yetkilileri acilen Ankara’ya çağırıyor. Kısa bir toplantı sonrası çıkan karar ilerisi için umut verici. Yılbaşı gecesi için otelde yer ayırtan ve gelen tüm müşterilere ödedikleri paranın 3 katı iade ve gelecek yıl için her birine ücretsiz üç gün otelde konaklama. Fransa ve İtalya’daki davalar henüz başlamadan geri çekiliyor, tabi bizim arkadaşlar da. Paralar hesaplara yatırılıyor, 2019’da 3 gün ücretsiz konaklama davet mektupları da ceplere konuyor ve ortalık sakinleşiyor. Ancak France-Soir’daki 22.01.2018 tarihli habere bakarsanız hala şikâyetlerini geri almayan 5 İtalyan ve 2 Fransız var. Bakalım önümüzdeki günler bu konuda neler gösterecek? Bu tatsızlık beni bu yazıya yazmaya mecbur etti. Buyurun bakalım benim gördüğüm kadarıyla Avrupa’daki kayak merkezleri. Kayaktan pek anlamam ama oldum olası kara ve dağların kar altındaki nefis manzarasına bayıldığımdan, dediğim gibi kaymasam bile doğada kar yürüyüşlerine katılmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki kar merkezlerine gittim, hala da giderim.
Yakın komşudan girelim konuya.. Bulgaristan’ın güneybatı bölümünde bulunan bir kayak merkezinden başlıyoruz: BANSKO. Schengen vizenizi cebinize koyup THY’nin İstanbul Sofya uçuşuyla rahatlıkla varıyorsunuz başkent havaalanına. Sofya Bansko arası da 2,5 saat kadar sürüyor. Hemen havaalanında sizi dağa götürecek ekonomik turlar var. 200 Euro civarında bir ücretle sizi dağa, kalacağınız otele götürüyorlar. Kasaba Pirin Dağı’nın eteğinde, Glezne Nehrinin iki yanında kurulmuş. Burası Bulgaristan’ın en önemli kayak merkezi. Doğal güzelliğinin, ülkedeki en iyi karın burada bulunmasının yanı sıra, çok uzun bir kayak sezonu da var. Buna otel fiyatların Uludağ’ın hemen hemen yarısı olduğunu eklersek, son yıllarda gerek Türkler, gerekse Avrupalı kayak severler için neden ilgi odağı olduğu ortaya çıkıyor. Bansko Kayak Merkezi başlangıç ve orta seviyeler için ideal. Yükseklikleri 1000m. ile 2600m. arasında değişen 20km. kolay, 25,km. orta ve yaklaşık 4km uzunluğunda zor seviye pistlere sahip. Sürekli yeni yatırımlarla büyüyen gelişen kayak merkezinde bizim saydığımız 14 lift ve 18 piste yeni ilaveler yapılmışsa şaşırmayın. Son derece lüks otellerin kayak merkeziyle arasında çalışan servisleri var, ücretsiz. Kalitesi, uygun fiyatları ve çeşitliliğiyle tavsiye ederiz.
BOROVETS, tarihi 1860’lara uzanan Bulgaristan’ın en eski ve en büyük kayak merkezi. Etrafı sık çam ormanlarıyla örtülü, Rila Dağı harika bir kayak merkezi. Aralıkta başlayan kar Nisan sonuna kadar sürüyor. Hem de sıkı bir kar yağışı, zaman zaman özellikle geceleri artan rüzgârla tipiye dönüşüveriyor. Ancak sabah gözünüzü açtığınızda nefis, sakin bir dağ havasının sizi beklemekte olduğunu görüyorsunuz. Zirve 1390m. ve pistler toplam 58 km. uzunluğunda. Özellikle “Orta Seviye” kayak severler için ideal. Bu arada bu kayak merkezinde kayaklı koşu ve biatlon parkurları da var. Önemli not, dağdaki tesislere, fiyatları bizimkilere göre ne kadar ucuz olsa da bağımlı değilsiniz. Aşağıya, şirin kasabaya indiğinizde eğlenecek kulüpler, diskolar, dinlenecek, yemek yiyecek birbirinden modern ve geleneksel eğlence merkezleri sizleri bekliyor. Bu arada Borovets Sofya’ya 70km. uzaklıkta.
Gelelim Bulgaristan’ın güneyinde yer alan PAMPOROVO’ya. En yakın hava alanı Plovdiv, taksi veya shuttle’lar sizi yaklaşık iki saatte otelinize ulaştırıyor. Bu önemli kayak merkezi Avrupa’nın en güneyindeki adreslerden ve Bulgaristan’ın bizce az tanınsa da Türkiye’ye en yakın olan kayak merkezi. Kendi aracınızla da gidebiliyorsunuz. Rodop Dağları üzerine kurulmuş, bol güneşli ve tam zirvede (Snejanka Tepesi 1926m). Otellerin bulunduğu alanla kayak merkezleri çok yakın, 10 dakika kadar. Ücretsiz otobüsler sizi kayak alanlarına taşıyorlar, çok sık aralıklarla çalıştıklarından sıkıntı çekilmiyor. Herkese uygun pistler var, yeni başlayanlar, orta ve ileri seviyedeki kayakçılar için oldukça geniş alanlar, pistler mevcut. En uzun pist 4110m. Bilmem söylemeye gerek var mı ama biz yine de belirtelim sezon boyunca gayet iyi kar var, hem yükseklik hem de sertlik açısından. Kar yağmadığında suni kar makineleri ihtiyacı karşılıyor, diğer kayak merkezlerindeki gibi. Konaklamaya gelince biz merkezde Murgavets Hotel’de kaldık. Servis, yan tesisleri ve servis çok iyiydi. Güler yüzlü personel lafınızı ikiletmiyor. Fiyatının da normalliğini bu özelliklere katınca çok rahat ettiğimizi söyleyebilirim. Kayakçılar için Snejanka 3 ve 4 nolu siyah kırmızı pistler ideal. (1500 m ve 2200 muzunluk, 405 m ve 146 m kot farkı) Öğle yemekleri için Maline düzlüğünde Spider Cafe’yi tavsiye ederiz. Özellikle pizza margaritayı çok iyi yapıyorlar. Kayak merkezi çevresinde güzel lokantalar, kafeler, diskolar 24 saat misafirlerine hizmet sunuyorlar.
Gelelim benim sevgili COURCHEVEL’e.. Fransız Alplerinin rakipsiz yıldızı. Sizi bilmem ama burası benim göz bebeğim diyebilirim. Banko bir numaram. Burası Courchevel, Meribel, Val Thorens adı verilen 3 vadinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan “Les trois vallées” kayak merkezlerinden en popüler olanı. Nedeniyse eğlence kaynaklarının diğer vadilere göre çok daha fazla olmasıdır. Dünyanın en büyük ski alanlarından biri, belki de birincisi. 600km.lik inanılmaz bir toplam pist uzunluğuna sahip. 1260m. ile 3230m. arasında kayabilirsiniz. 160 lift var ve bunların önemli bölümü orta seviye pistler. Avrupa jet sosyetesinin mutlak uğrak yeri. 4 farklı yükseklikte yerleşimi mevcut; Courchevel1300m. (Le Praz), Courchevel 1550m., Courchevel 1650m. (Moriond) ve Courchevel 1850m. Courchevel‘e en yakın havaalanları Lyon ve Cenevre’de bulunuyor. THY ile haftanın her günü, 3 saat 20 dakika süren direkt uçuşlarla İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan Lyon, Saint Exupéry Havalimanı’na gidebilirsiniz. Courchevel, havalimanından 188 km uzaklıkta. Suni kar makineleri gerektiğinde tüm gece çalışıp kayakseverleri ertesi gün karsız bırakmıyor. Konaklama mı, eh biraz pahalı tabi. Dedik ya Avrupa jet sosyetesi burada. Evet pahalı pahalı olmasına rağmen, gerek doğanın olağanüstü güzelliği, gerek kayak merkezindeki otellerin lüksü, gece yaşantısının harikalığı ve devamlılığı ödediğiniz faturayı fazlasıyla hak ediyor bence. Courchevel deyince Méribel’i es geçmek olmaz tabi. Burası da mükemmel bir kayak ve parti merkezi. Saulire gondolunun orta durağında bulunan “La Folie Douce” da her gün öğlen üçten başlayarak gece saatlerine dek süren yüksek sesli müzikte dans edebilirsiniz. Tüm pistlere ulaşan bu müzik herkesi dans ettiriyor kar üzerinde. Burada ayrıca pek çok gece kulübü olduğunu ve sınırsız eğlenceli partilerin gerçekleştiğini de notlarımıza ekleyelim.
VAL d’ISERE, Fransa’nın Savoie bölgesinde, Val d’Isère, Bellevarde, Solaise, Iseran ve Tignes’i kapsayan, 1960’da Dünya Alpin Kayak Şampiyonası sırasında Espace Killy ismini alan bölge, 100.000 km2 kayılabilir alanı, 300km’lik pistleri ve 99 lifti ile dünyanın en geniş bağlantılara sahip kayak bölgesi. Özetle Alpler’in en büyük ve de önemli tatil/kar/kayak destinasyonlarından biri. Kasım sonu, Mayıs başı için ideal bir kayak merkezi. Orta seviye kayakçılar için uygun 1550m ile 3455 m. arasında pistlere sahip. Başlangıç seviyesindeki kayakseverlere için pek tavsiye edilmiyor. İtalya ile sınır komşusu, sadece 5km. ve 1963 yılında kurulmuş Vanoise Milli Parkı’na da çok yakın. Val d’Isère kayak merkezine en yakın havaalanları Cenevre ve Lyon’da bulunuyor. THY ile İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan, Pegasus Havayolları ile Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan haftanın her günü, 3 saat 15 dakika süren direkt uçuşlarla Cenevre Havalimanı’na uçabilirsiniz. Val d’Isère, Cenevre Havalimanı’na 223 km. uzaklıkta. Konaklama için çevredeki birbirinden lüks, modern otellerden yararlanabilirsiniz. Geçen yıl açılan dağ evi temalı butik oteller de çok revaçta. Konaklama fiyatlarına gelince, elbette Courchevel’e göre biraz daha ucuz ama bizim Uludağ Otelleriyle hemen hemen aynı.
İşte size kısa kısa notlar. Kayak yapmayı seviyorsanız veya bizim gibi karlı doğada, mis gibi dağ havasını içinize çeke çeke yürüyüş yapanlardansanız, hele bir de fotoğraf tutkunuz varsa bu notlarımızdan bütçenize uygun olanı seçebilirsiniz. Ama ille de bir tavsiye isterseniz biz Pamporovo’dan (Bulgaristan) başlamanızı öneririz. Ham yakın hem de yukarıdaki kayak merkezlerinin en ucuzu. 4 yıldızlı Grand Hotel Murgavets’de 2 kişi oda+ kahvaltı 225 Euro civarında.. Keyif ve tercih sizin…