Sıkça karşılaştığımız sorulardan biri de bu. Hemen cevaplamaya çalışalım.
Yahudilik dinine mensup kişiler “İbrani, İsrail, Yahudi, Musevi” terimlerinden biriyle anılır. Bu terimlerin her biri Yahudi tarihinde farklı bir döneme işaret eder. Günümüzde aynı anlamı ifade etmek için kullanılır. Tarihsel kullanım sırası su şekildedir:
1.İbrani
2.İsrail
3.Yahudi
4.Musevi
Hz. Nuh ve oğulları
Tevrat’a göre Hz. Nuh’un zamanına kadar insanlar aynı ırktandı. Hz. Nuh’un Ham*, Sam* ve Yafes* adında üç oğlunun her biri farklı bir milletin atası olmuştu. Ham Hamilerin, Sam Samilerin, Yafes de Yafesilerin atasıydı. Bu arada Hz. Nuh’un Yam (Kenan) isimli bir oğlu daha vardı. Onun da hikâyesini aşağıda bulacaksınız.
· Nuh, İbrahimî dinlerde ve Mandaizmde kendisinden söz edilen Tufan peygamberidir. Tevrat’ta Nuh’un 950 yıl yaşadığı söylenir. Kuran’da ise kaç yıl yaşadığı bildirilmemiştir, yalnızca Nuh peygamberin 950 yıl kavmi içinde yaşam sürdüğü belirtilmiştir. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı.
· Ham, Nuh’un üç oğlundan biridir. Oğullarının adları Kuş, Mizraim, Fut, ve Kenan’dır. Nuh’un oğlu Ham soyundan gelenler Afrika’yı yurt edinmiştir. Berberi, Tuareg Afrika kıtasının kuzeyi tamamen Hami ırkıdır. Hami ırkı Sami ırkı ile akrabadır ama Sami değildir.
· Sam, Kitab-ı Mukaddes’e göre Nuh’un oğullarından biri. Bazı inanışlarda ikinci oğlu olarak kabul edilse de genellikle Nuh peygamberin en büyük oğlu olduğu düşünülmektedir.
· Yafes, Kur’an’da Nuh’un oğullarından biridir. Arapça eserlerde ismi, Yafes bin Nuh diye geçmektedir.
İbrani
Sam ve onun soyu (Samiler) diğerleri arasında seçkin bir yere sahipti. Hz. İbrahim’in büyük atası Sam’ın soyundan gelen Eber idi. Bu nedenle, Hz. İbrahim’e “Eber*’in soyundan” anlamında “İbrani” denmişti. İbrânî (‘ibri) kelimesi modern araştırmacılar tarafından Ürdün veya Fırat’ın öte yakasında (doğusunda) yer alan bölge ve bu bölgeye ait topluluk ismi olarak anlaşılmıştır. Ayrıca kelimenin başlangıçta sadece İsrâiloğulları’nı değil Ürdün nehrinin ötesindeki bütün toplulukları (Ammonlular, Moablılar, Edomlular vb.) ifade etmiş olabileceği ve bu isimle anılan topluluğun Tel El-Amarna Mektupları’nda (MÖ.. XIV. yüzyıl) Hapiru (Habiru/Apiru) şeklinde bahsi geçen ve Kenân’ı istilâ ettikleri söylenen grubu belirtebileceği ileri sürülmüştür.
Hz. İbrahim, Hz. İshak ve çocukları Yahudiler tarafından ilk atalar olarak kabul edilir. Bunlar İbrani’dir. (Burada Hz. İbrahim’in diğer oğlu Hz. İsmail dışarıda tutulur.)
· Hûd, Kuran’da adı geçen peygamberlerden birisidir. Eski Ahit’te adı Eber olarak geçen peygamber ile Hûd peygamberin aynı kişi oldukları tahmin ediliyor. Eski Ahit’in en Antik Yunanca versiyonlarından birinde Eber’in yaşamış olduğu dönem, Kuran’daki Hûd’un yaşadığı döneme denk düşer.
İsrail
İsrail, ilk ataların sonuncusu Hz. Yakub’un lakabıdır. “Tanrıyla güreşen, tanrıyla uğraşan” demektir. Tevrat’ta anlatıldığına göre, kendisini “Tanrı adamı” olarak tanıtan bir adam Yakub’un karşısına çıkmış ve onunla sabaha kadar güreşmiş fakat onu yenememiştir. Bundan sonra Hz. Yakub’un soyuna da “İsrailoğulları” denilmiştir.
Yahudi
İbraniler, Hz. Yakup’tan Babil sürgününe (MÖ. 587) kadar İsrail olarak anılmıştır. Babil sürgünü sonrasında Hz. Musa’nın dinini kabul edenler kendilerine Yahudi demiştir.
Musevi
Yahudiler, azınlıkta bulundukları Müslüman ülkelerde “Yahudi” yerine “Musa’ya inanan” anlamında “Musevi” ismini kullanmayı tercih etmişlerdir.
Kur’an-ı Kerim’de
Kur’an-ı Kerim’deİsrail, İsrailoğulları (Beni İsrail) ve Yahudi (Yahud, Hâdû) kelimeleri geçmektedir.
· “İsrail” kelimesiyle Hz. Yakub kast edilmekte,
· Hz. İsa’dan önceki Yahudilere “İsrailoğulları” denmekte,
· Hz. İsa’dan sonrakiler de “Yahudi” adıyla anılmaktadır.
HZ. NUH’UN ASİ OĞLU YAM (KENAN) Hikaye edildildiğine göre Hz. Nuh kadın erkek toplam 80 kişi gemiye bindiler. Hz. Âdem yeryüzüne indikten 2 bin yıl sonra tufan meydana gelmiştir. Hz. Nuh’un oğlu Yam (Kenan) babasına isyan etti, gemiye binmedi ve suda boğuldu. Oğullarından üçü; Sâm, Hâm ve Yâfes, babalarıyla birlikte gemiye bindiler. Hâm, gemide eşiyle birlikte olunca Nuh ona kızıp beddua etti. Bunun sonucunda onun soyunu Allah kara eyledi. Dünyadaki bütün siyah derililer Hâm neslindendir. (Kaynak: Envarül Aşikin – Ahmed Bîcan’ın (Ö. 870/1466’dan sonra) Anadolu’da Müslüman-Türk kimliğinin şekillenmesinde etkili olmuş dinî-didaktik eseri) Burada anlatılanlar nedir?
Bir grup okuyucumuzdan aldığımız soruların ortak yanı bu.
Şimdi bu soruları sorularla cevaplayalım.
a) Ham eşi ile birlikte oldu diye “helal olan bir eylem” için bir peygamber kendi oğluna neden “beddua” etsin?
b) Allah buna karşılık neden Ham’ın soyunu siyah derili yapsın?
c) Onun neslinden gelen siyah derililerin kabahati neydi?
d) Peki aşağıda verdiğimiz Kuran’daki bu ayetle bu rivayet çelişmez mi?
“O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin farklı olmasıdır. Elbette bunda bilen ve anlayan kimseler için ibretler vardır.” (Rum, 30/22)
Bu kıssa Taberi tarihinde bizce anlamsız, saçma bir açıklama olarak yer almıştır. Bizce ilgili bilgi şu şekildedir:
“Hz. Nuh, Sam, Ham, Yafes adlı üç çoğuyla birlikte gemiye bindi. Onlar da çoluk çocuğuyla bindiler. Ham gemide eşiyle birlikte oldu ve Hz. Nuh da “onun nutfesinin/sperminin renginin değişmesi” için ona beddua etti. Böylece Sudanlı (zenciler) ondan doğdular. (Taberi, Tarih, 1/188)
· Muhammed bin Cerîr Taberî (839-923), 9. yüzyılda yaşamış din ve tarih bilgini. İran’da tarihî bir bölge olan Taberistan’da doğduğu için ‘Taberî’ olarak ünlenmiştir. En önemli eserlerinden ikisi, İslâm dünyasında çok rağbet görmüş bir tefsir kitabı olan ‘Tefsir’ul Taberî’ ve Taberî Tarihi’dir.
Bu hikâyenin “İbn Cureyc dedi ki: “‘Bana anlatıldığına göre…” ifadesiyle başlaması, bunun sağlam bir haber olmadığının göstergesidir.
Kaldı ki Taberi bu hikâyeyi -İbn İshak’tan naklen- başka bir şekliyle de aktarmıştır. Bakın bu sefer olay nasıl şekillenmiş:
“Tevrat ehlinin/Yahudilerin iddiasına göre, Hz. Nuh uyurken, avret yerleri açılmış, Ham onu böyle gördüğü halde üstünü örtmemiştir. Daha sonra Sam ve Yafes onu görmüş ve üstünü örtmüşler. Hz. Nuh uykudan uyanınca, Sam ve Yafes için dua etti ve Ham için beddua etti. İşte bundan dolayı Ham’ın neslinden siyahîler oldu.” (Taberi, Tarih, 1/202).
Aynı “beddua“ olayı, iki farklı hikâye.
Bitmedi devam edelim..
Mes’udi de “Tarihçiler, Hz. Nuh’un, renginin siyah olması için oğlu Ham’a beddua ettiğini, bildirmişler” diyerek bu konuya -duyumlara dayalı bir bilgi olarak– kısaca değinmiştir. (bk. Ahbaruzzaman, 1/86)
· El-Mesûdî (896-9569) veya tam künyesiyle Ebu el-Hasan Ali bin el-Hüseyn bin Ali el-Mesûdî Irak, Bağdat doğumlu Arap tarihçi, coğrafyacı ve gezgin. “Arapların Herodotu” olarak da tanınan el-Mesûdî dünya tarihini konu eden eseri Murûc ez-Zeheb ve Ma’âdin el-Cevâhir ile tanınır.
Bu bilgilerin aslı İsrailiyat (Yahudi kaynaklı bilgiler) olduğunda şüphe yoktur ve doğru da değildir.
Nitekim, Taberi de tefsirinde kendi senediyle verdiği bilgiye göre, Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Allah Âdem’i bütün yeryüzünden aldığı bir avuç topraktan yarattı. Bundan dolayı, onun çocukları kırmızı, beyaz ve siyah renkte … oldular.” (bk. Taberi, Bakara: 31. ayetin tefsiri)
Taberi’nin tefsirinde naklettiği aynı hadisi Ebu Davud (Sünnet,17) ve Tirmizi (Tefsir, 3) de rivayet etmiştir. Tirmizi bu hadisin “sahih” olduğunu bildirmiştir. (Tirmizi, a.y)
Özetle görüldüğü üzere sorudaki bilgiler, bu sahih hadisteki bilgilere aykırıdır.