Bu kez size dinimizce de kutsal olarak bilinen bir dini kişilikten Hz. Meryem’den, O’nun yaşamından bahsedeceğiz. Detaylı bir hayat hikayesi değil bu kez. Sanatçıların gözünden bu kutsal kişiliğin yaşamından kareler vereceğiz, resim sanatını kullanarak. Konu başlıklarıyla bağlantılı ünlü ressamların yapıtlarını ya da freskleri sayfanın altında takip edebilirsiniz. Dinler tarihi, kutsal kitaplar ve resim sanatına ilgi duyanlar için bir hayli ilginç ve de yararlı olur umarız.
Meryem Suresi (Arapça: Sūratu Meryem), Kur’an’ın 19. suresidir. Sure 98 ayetten oluşur. Meryem Suresi’nin, Mekke döneminde indiğine inanılır. Bazı tefsircilere göre 58. ve 71. ayetler Medine dönemine aittir.
Hıristiyanlığın temel aldığı İnciller, dört büyük İncil yazarının yani Matta, Markos, Luka ve Yuhanna’nın kaleme aldığı metinlerdir.
Luka İncili, Yeni Ahit’in ilk dört bölümünü oluşturan kanonik incillerin üçüncüsüdür. Luka Latince “aydınlık” anlamına gelir. Bir doktor olan Luka tarafından yazıldığı kabul edilir. Luka İsa’nın havarilerinden biri değildir. Aziz Pavlus’un şahsi doktorudur. Esin olduğunu iddia ettiği görüşler Aziz Pavlus’a aittir. Özgün dili Yunancadır. Antakyalıydı ve mesleği doktorluktu. Pavlus’un öğrencisi ve yol arkadaşı olup onun önerisiyle Matta ve Markos’tan sonra yaklaşık 60 yılında kendi adını taşıyan İncil’i yazdı. Daha sonra Elçilerin İşleri kitabını yazıp her iki kitabı da (bazılarının görüşüne göre) Akaya valisi Teofilos’a ithaf etti. 80 yıldan fazla yaşadı ve Akaya’da Patras’ta öldü.
İkonasındaki simge Ezekiyel’in kitabındaki canlı yaratıkların üçüncüsü olan öküzdür (1,10) çünkü Luka İncili eski yasa uyarınca tapınma düzeniyle başlar ve yasada da öküzler sıklıkla kurban olarak sunulmuştur. Şarap ve Yağ serbesttir. Hıristiyan kaynakları, Luka İncili’nin 61 yılında yazıldığını açıklamaktadır. Çağdaş araştırmacılar ve din tarihçisi ve filozof Mircea Eliade (1907-1986)ise 80 – 90 yıllarında, Matta’dan 5-10 yıl sonra kaleme alındığını kabul ederler.
Bu dört kitaba ‘kabul edilmiş/doğrulanmış’ anlamında kullanılan Kanonik İnciller ismi verilmiştir. Ancak bu dört incilin dışında yazılmış birçok incil vardır, kanonik incillerin dışında kalan ve kitabı mukkaddese eklenmemiş bu incillere; ‘saklanmak, gizlenmek’ manalarına gelen Apokrif İnciller ismi verilmiştir.
Hıristiyanlığın ana figürlerinden biri olan Hz. Meryem, İsa’nın doğumu ve çarmığa gerilişi dışında kanonik incil yazarlarının sessiz kalmayı yeğledikleri bir konudur. Dört incil metnininde yalnızca başlangıç ve sonuç bölümlerinde konu edilen Hz. Meryem’in hayatı hakkında bilinenler yalnızca Apokrif İncil kaynaklıdırlar. Kilise tarafından kabul edilen Meryem’in doğumu, ailesi, çocukluk yılları ve Yusufla nişanlandırılması gibi bilgiler bir apokrif incil olan Yakub İncilinde konu edilmiştir. Apokrif Matta İncili ve Domeniken yazının en önemli metinlerinden Altın Efsane’de Meryem’in hayatına değinmişlerdir.
Bu metinlerden yola çıkarak Hıristiyan inançta Meryem’i şöyle özetleyebiliriz:
Meryem’in Müjdelenmesi :
İsrailoğullarının 12 kabilesinden gelen çok zengin ve yaşlı bir adam olan Yohakim, Anna ile evlidir. İlerleyen yaşlarına rağmen çiftin çocukları yoktur. Bir gün Tanrı’ya kurban sunmak için tapınağa giden Yohakim, Yahudilikte çocuksuz olmak hoş karşılanmadıgı için başrahip tarafından tapınaktan kovulur. Bu olaydan sonra Tanrı’nın İbrahim’e ihtiyarlık günlerinde İshak’ı verdiğini düşünerek çöle çekilir ve 40 gün oruç tutar. “Rabbim Allah beni ziyaret edinceye kadar yiyecek ve içecek için çölden ayrılmayacağım, dua benim yiyeceğim ve içeceğim olsun.”
Kocasının çöle çekilmesi üzerine Tanrı’ya yalvaran Anna: “Beni bereketli kıl. Sara’nın rahmini bereketli kıldığın ve ona İshak’ı bir oğul olarak verdiğin gibi benim duamıda kabul et” diyerek dua eder. Anna’nın duası sırasında bir melek gelir ve ona seslenir: “Rab senin duanı işitti. Hamile kalacaksın ve doğuracaksın. Senin soyun bütün dünyada anılacak”.
Meryem İbrânîce’de Miryâm(Miriam), Süryânîce ve Ârâmîce’de Maryam, Tevrat’ın Yunanca tercümesinde (Septuaginta)Mariam şeklindedir. Eski Ahid’de Miryâm kelimesi sadece Hz. Musa’nın kız kardeşi için kullanılırken (Çıkış, 15/20; Sayılar, 26/59) Yunanca yazılmış olan Yeni Ahid’de Hz. Musa’nın kız kardeşi gibi Hz. İsa’nın annesi de çoğunlukla Mariam, bazan da Maria olarak adlandırılmakta, Kitâb-ı Mukaddes’in Latince tercümesinde (Vulgate) ise Maria şeklinde geçmektedir.
Cebrail’in bildirdigi gibi Anna bir kız çocuğu doğurur ve ona Meryem adını verir. İbraniler Meryem’e “lekesiz kız”diye seslenirler. Meryem’in sıfatlarından biri olan “lekesizlik” buradan da anlaşılacağı gibi İsa’ya bakire olarak hamile kalmasıyla alakalı değildir. Aslında Meryem’in ana rahmine lekesiz, günahsız bir biçimde düşmesi anlamına gelir. Kelime anlamı ile Meryem’in annesi Anna’nın Meryem’e “sine macula”yani cinsel arzu ve istek olmaksızın hamile kalması anlamındadır. Ve bu hamilelik Meryem’in ilk günahtan arındırılmasıyla ilişkilidir.
Meryem’ın ana rahmine düşüşü tartışılmış, Meryem’in tıpkı oğlu İsa gibi cinsel birleşme sonucunda dünyaya gelip gelmediği soruları sorulmaya başlanmıstır. Bu tartışmanın sebeplerinden biri de, Fransisken tarikatının sıradan insanların bile (evli insanlar dahil) cinsel perhizde olması gerektiğini savunmaları, böylesine kutsal kişilerin cinsel birleşmeyle dünyaya gelemeyeceğini düşünmeleridir. Fransız Başkeşiş Clairvauxlu Aziz Bernardo’ya (1090-1153) göre, Kutsal Ruh’un çocuk doğurmak gibi özünde son derece ‘şeytani’ bir eyleme karışması imkansızdır. Çünkü cinsel birleşmenin gerçeklesmesi bir şehvet belirtisidir ve tamamen maddi dünyaya ait bir eylemdir. Bu ‘kötü’ eylemde ancak şeytanın parmağı olabilir. Cinsel arzu neticesinde dünyaya gelecek olan çocuğun vücudu ve ruhu bu günahla kirlenir. Her iki görüşte de Meryem’in lekesizliği Hz. İsa’ya hamile kalışından öncesine dayanır. Yani Meryem’in lekesizliği kendi doğumu ile alakalıdır.
Meryem’in doğum yeri olarak Sepphoris, Nâsıra, Beytülahm ve daha kuvvetli bir ihtimal olmak üzere Kudüs’ten bahsedilmektedir. (DB, IV/I, s. 782; Patsch, s. 14-15; New Catholic Encyclopedia, X, 251)
Meryem’in Tapınağa Takdimi:
Anna Tanrı’ya dua ederken, çocuğu olduğu taktirde onu Tanrı hizmetine adayacağına söz vermiştir. 6 aylıkken yürümeye başlayan Meryem 3-5 yaşlarına geldiğinde Anna onu tapınağa götürür.
Meryem’in Evlenmesi:
Yahudi geleneğinde bir kız on iki (veya on dört) yaşına geldiğinde mâbedden ayrılıp evlenmektedir. Meryem on yıla yakın tapınakta kaldıktan sonra rahipler kendisine evlenme çağının geldigini söyler. Ancak Meryem böyle bir sey istemediğini hayatını Tanrı’ya adadığını dile getirir. Baş rahip ise kendisine bir melek yoluyla bir vahiy geldiğini ve İsrailoğullarından bütün erkekleri toplayacağını ve değneği yeşeren kişinin Meryem’le evleneceğini haberini yayar. Tapınağa gelen erkekler arasından Nasıralı bir marangoz olan Yusuf’un değnegi yeşerir. Baş rahip Yusuf’a Meryem’i himayesi altına almasını söylediğinde, Yusuf ise yaşının ilerlemiş olduğunu ileri sürerek rıza göstermez. Baş rahip Yusuf’a Allah’tan korkmasını söyleyerek onu ikna eder.
İsa’nın Müjdelenmesi:
Meryem Galile’nin Nasıra şehrinde bulunduğu sıralarda Cebrail Meryem’e görünür ve söyle seslenir: “Selam sana ey iyiliğe eren kız, Rab seninledir.” Meryem şaşırır ve korkarak böyle bir selamın ne anlama geldigini sorar. Cebrail: “Korkma, çünkü sen Tanrı katında inayet buldun ve işte gebe kalacaksın. Bir oğlan doğurup adını İsa koyacaksın. İsa büyüyecek ve yüce Tanrı’nın oğlu denecek ona. Atası Davud’un saltanatı verilecek ona ve bu saltanatın sonu olmayacak…” O zaman söyle der Meryem: “Hiçbir erkek bilmeden nasıl olacak bütün bunlar.” Melek söyle cevaplar: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek ve yüce Tanrı’nın gücü seni gölgesiyle kaplayacak.” (Luka, 1: 26-37)
Meryem’in Sınanması /Acı Su Deneyi:
Yakup inciline göre Meryem’in hamile olduğunu öğrenen baş rahip Zekeriya, masumiyetlerini sınamak için Meryem ve Yusuf’a acı su içirir. Acı suyu içerek çöle çekilen Meryem ve Yusuf vücutlarında bozulma olmadan tapınağa geri döndüklerinde masumiyetleri ortaya çıkar. Bu duruma benzer bir olay da Apokrif Matta İncili’nde de geçer. Orada yazılanlar göre ise Meryem ve Yusuf’a acı su içirtilerek sunağın etrafında yedi kez yürümelerinin ardından vücutlarında herhangi bir belirtinin ortaya çıkmaması üzerine aklanırlar. Acı su ile kadınların ihanetinin sınaması biçimi Tevrat kaynaklıdır. Ancak burada Meryem’in yanı sıra Yusuf’unda sınanması anlatılmaktadır.
Hz. Meryem’in Elizabeth’i ziyareti:
Meryem’in annesi Anna ile Hz. Yahyâ’nın annesi Elizabeth(İbrânîce’de Elişeba, İslâmî kaynaklarda Îşâ veya İşbâ) kardeştirler. Akrabası olan Elizabeth’in kısır olmasına rağmen hamile kaldığını öğrenen Meryem onu ziyarete gider.
O sıralarda Elizabeth, Vaftizci Yahya’ya hamiledir. Ziyareti Luka incili söyle anlatır : “Elizabeth Meryem’in selamını duyar duymaz karnındaki çocuk sıçradı. Elizabeth kutsal ruhla doldu. Yüksek sesle, ‘sen kadınların en kutlu olanısın, karnının ürünü de kutludur’ dedi.” Meryem üç ay Elizabet’in yanında kalır.(Luka, 1/36-45, 56).
Hz. Meryem’in Vefatı:
İsa’nın çarmıha gerilişinden sonra Meryem, İsa’nın en sevdigi öğrencisi olan Yuhanna ile yaşamaya başlar. Çünkü çarmıhın dibinde bulunan annesine Yuhanna’yı göstererek “İşte oğlun” Yuhanna’ya da Meryem’i göstererek “İşte annen” der.
Oğlundan ayrı yaşamanın verdiği yalnızlığa dayanamayan Meryem, Tanrı’ya yalvararak oğlunun yanına kendisini de almasını ister. Bunun üzerine bir melek Meryem’e görünür ve ona ölümünün yaklaştıgını bildirir. Ardından Meryem’e bir palmiye dalı uzatır. O sırada Havariler, İsa’nın öğretisini yaymak için başka ülkelere dağılmışlardır. Meryem Yuhanna’dan bütün havarilerin ölümünde yanında bulunmalarını ister. Ve mezarına dikilmesi için palmiyeyi Yuhanna’ya verir. Havariler gittikleri yerlerden geri dönerek ölüm döşegindeki Meryem’in etrafında toplanırlar. Acısız bir ölümle gözlerini yuman Meryem’in ruhu cennetten inen oğlu İsa tarafından göğe alınır.