ÇİN YUAN’ININ ULUSLARARASI PİYASALARDAKİ YÜKSELİŞİ
Uluslararası finansal piyasalardaki son birkaç yılda meydana gelen dünya genelindeki gelişmeler, ABD’nin rezerv para ve finansal arenadaki lider konumunun korunması yönünde karşısına birtakım ciddi rakiplerin çıkmasına neden olmuştur. ABD’ye kıyasla daha önceleri rekabet edemeyecek derecedeki ülkeler olan Singapur ve Hong Kong gibi finansal merkezler ABD ile rekabet edebilecek düzeylere yaklaşmışlardır. Her ne kadar uluslararası piyasaların gelişmesi, elektronik ortamda işlemlerin hızlanması, türev ürünlerin global anlamda yayılması, dünyayı homojenleştirse de, bize göre asıl soru ABD Dolarına rakip olabilecek bir para biriminin olup olmadığı veya hangi ülke para birimlerinin buna yakın olduğu sorusudur.
2010 yılında Japonya’yı geçerek dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin aynı zamanda dünyanın en büyük ihracatçısı, en büyük ikinci ithalatçısıdır. Çin, 124 ülkenin en büyük ticari ortağıdır. Çin ekonomisi gerek büyüklük olarak gerekse de dinamizm anlamında global ekonomide, ABD Dolarına rakip olarak gösterildiği herkes tarafından kabul edilen önemli bir gerçektir. Çin şu anda dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumundadır ve dünya ekonomisine büyüme anlamında katkı sağlayan ayrıcalıklı bir yerdedir. Finans çevreleri tarafından da ABD’nin sahip olduğu bu ayrıcalıklı konumunu bitirebilecek en büyük adaylar arasında gösterilmektedir. Ancak şunu da belirtmemiz gerekir ki, son dönemde yapılan çalışmalar neticesinde özellikle diğer ülkeler tarafından rezerv olarak tutulma, sermaye piyasalarının gelişmişlik düzeyi, ödeme işlemlerinde pek tercih edilmeyen bir para birimi olması, Çin’in ekonomik büyüklük ve başarılı büyüme performansına karşın Yuan’ın rezerv (saklanmış veya biriktirilmiş döviz, altın, para gibi değerler) para birimi olma yolunda dünya tarafından kabul edilebilirliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır.
Çin para birimi olan Yuan uluslararası arenada kabul edilebilirliği söz konusu olduğunda özellikle karşımıza çıkan en büyük engeller nelerdir diye bir soruya verilebilecek en gerçekçi cevap,Çin’in esnek bir döviz kuruna sahip olmaması ve açık bir sermaye piyasalarına sahip olmadığı gerçeğidir. Çin’in para birimini uluslararası piyasalarda rezerv para birimi yapması hususunda ciddi engellerin olduğu bir gerçek olmakla birlikte, Hükümetin uluslararası piyasalarda para birimini yaygınlaştırması yönünde ciddi ve önemli adımlar attığı gerçeği de yadsınamaz düzeydedir. Uluslararası literatür incelendiğinde, sonuç olarak bir para biriminin rezerv para statüsüne kavuşabilmesi için; bilindiği üzere sermaye piyasalarının serbest bir yapıda olabilmesi, para biriminin uluslararası alanda herkes tarafından kullanılabilmesi ve de esnek döviz kuru uygulamalarının ana kriterler yanında destekleyici faktörler olması gerekmekte. Çin ekonomisi incelediğimizde bu alanda bazı zorluklar ve engellemelerle karşılaşıyoruz. Serbest sermaye hareketlerine yönelik ciddi engellemelerin mevcut sistemde hala yabancı yatırımcı gözünde önemli bir engel olarak görüldüğü açıktır. Her ne kadar Hükümet tarafından sermaye giriş – çıkışlarında önemli ölçüde bu sınırlamalar azaltılmış olsa da, mevcut engellemelerin Yuan’ın uluslararası arenada kabul edilebilmesinin önünde güçlü bir set teşkil ettiği de yadsınamaz bir gerçektir. Çin Hükümeti son zamanlarda kendileri açısından devrim niteliğinde sayılacak bir adım atarak, seçilmiş bazı yabancı yatırımcılara lisans vererek Çin hisse senetlerine ve bono piyasalarına daha fazla yatırım yapabilmelerinin önünü açmıştır. Bu program QFII (Qualified Foreign Institutional Investors) olarak adlandırılmaktadır. Sermaye hareketleri sınırlandırılmalarından ziyade o ülkenin ne kadar uluslararası ekonomide serbest bir politika izlediğinin önemli göstergelerinden birisi de ekonomik olarak finansal açıklık göstergeleridir.
Finansal açıklık göstergesi yönünde en popüler çalışmayı Chinn-Ito endeksi olarak takip edilmekte ve istatistiksel yöntemlerle bir ülkenin ne kadar finansal piyasalarda açık olup olmadığını gözler önüne sermektedir. Chinn-Ito endeksi 2.42 (en açık ülke) ile -1.88 (en kapalı ülke) arasında değer almakla birlikte, Rezerv para özelliğine sahip ülkeler 2.42 gibi bir değer ile ön plana çıkarken; Çin’de bu oran -1.18 olup, sermaye hareketlerine ne kadar sınırlama getirdiği ve rezerv para birimi olarak hedefinden ciddi şekilde uzak olduğunun göstergesidir. Yuan döviz kuru 1997 yılından 2005 yılına kadar Dolara sabit endeksli bir şekilde işlem görmüştür. 2005 yılından itibaren ise kademeli olarak Dolara karşı değer kazanmasına izin verilmiştir. Günümüzde 1 Dolar, 7.04 Çin Yuan’ı civarında işlem görmektedir. Bu arada aynı dönemde 1 Çin Yuan’ının ise 0,81 TL. olduğunu da belirtelim.
Global finans krizinin başlamasıyla birlikte 2008 Haziran ayında Dolara çıpalanma politikası (Çıpalamayı (İtalyanca ceppo’dan/anchoring) en kısa şöyle açıklayabilirim: Bilinmeyeni değerlendirmede, referans (ilk değer) niteliğinde bir kısa yol yaratmak) yeniden oluşturulmuş, bu süreç piyasaların rahatlamasına olanak veren Haziran 2010 yılına kadar devam etmiştir. Yuan’ın rezerv para birimi olması yönünde birtakım adımlar atılmış olsa da hala bu hedefinden bir hayli uzak gözükmektedir, özellikle gün içerisinde belirli bantlar dâhilinde işlem görmesi, piyasalarda Dolara karşı hala belirli standartlarda yönetilmesi, Yuan’ı yatırımcıların gözünde ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakmaktadır. Çin Hükümeti ülke içine para girişini sınırladığından ötürü ve buna aynı zamanda sermaye kontrolleri de eşlik ettiğinden, bu yolla döviz kuru kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Yuan, hem yurtiçi (onshore) hem de yurtdışı (offshore) piyasalarda alımı-satımı yapılan bir para birimi olmakla birlikte iki piyasada da farklı sembollerle ifade edilmektedir. CNY*(onshore) olarak ifade edilirken CNH (offshore) olarak tanımlanmaktadır. Yurtiçi piyasada alımı – satımı yapılan Yuan para birimi, Çin Merkez Bankası tarafından yönetilirken, özellikle İthalatçı Çin firmaları yurtdışı piyasadan daha etkili buldukları bu piyasadan işlem yapmaktadırlar. Yurtdışı (offshore) piyasasında alım – satım işlemleri, genelde Hong Kong merkezli bankalar arasında gerçekleşirken, Çin Merkez Bankası ve hükümetin sermaye sınırlamalarına maruz kalmamaktadır. Her iki piyasadaki kurlar genellikle çok farklı olmamakla birlikte son zamanlarda bu korelasyon* bozulmuştur. Hem CNY hem de CHN piyasaları belirli sınırlamalarla karşılaşmaktadır. İki piyasanın da birbirine entegresi (birbiriyle bağlanma yoluyla tüm durumuna gelen, tümleşik, tümleşke) çok uzak görünmekle birlikte rezerv para birimi olma yolunda yabancı yatırımcılar açısından en önemli risk faktörü olarak görülmektedir.
· CNY; Renminbi Çin’in resmi parası, birimi Yuan’dır, ama çoğunlukla RMB kullanılmaktadır. İşaret: “¥”. Çin Halk Bankası tarafından basılır. Çin Halk Cumhuriyeti’nde kullanılan daha küçük para birimleri Yuan’ın bölünmesi ile oluşur. Yuan’ın 10’a bölünmesi ile Jiao ve onuda 10’a bölümü ile Fen ortaya çıkar.
· Korelasyon, olasılık kuramı ve istatistikte iki rassal değişken* arasındaki doğrusal ilişkinin yönünü ve gücünü belirtir. Genel istatistiksel kullanımda korelasyon, bağımsızlık durumundan ne kadar uzaklaşıldığını gösterir. Farklı durumlar için farklı korelasyon katsayıları geliştirilmiştir.
· Rassal değişkenlerin temelinde rastgele gerçekleşen olaylar yer alır. Bunlara en büyük örneklerden biri madeni paralardır. Bir madeni para yere düştüğünde yazı tarafının mı yoksa tura tarafının mı geleceğine ilişkin net bir bilgi vermemiz mümkün olamaz. Bu sebeple bu olay bir rastlantısal olaydır.
Son yıllarda, dünya tarihindeki diğer finans kurumlarından daha fazla finans varlığına sahip olan Çin Merkez Bankasının (PBoC) Yuan’ın uluslararası arenada daha fazla tanınmasını sağlamak yönünde önemli adımlar atmaya başlamış olduğunu ve bunu da elindeki kontrolü kaybetmeden yapmaya çalıştığını görüyoruz. Hatırlanacağı üzere 29 Ağustos 2019 tarihinde Çin Merkez Bankası şirketlerin borçlanma maliyetini düşürmek ve ABD ile ticaret savaşından zarar görerek yavaşlayan ekonomiye destek olmak için yeni bir yıllık temel kredi faizini (LPR) art arda ikinci kez indirerek yüzde 4,20’ye düşürmüştü. Bu düşüşün ardından Çin Merkez Bankası Danışmanı Ma Jun ABD ile ticaret geriliminin büyük bir belirsizliği ortadan kaldırmasıyla ülke ekonomisinin bu sene en az % 6 büyüyeceğini açıklamıştı. ABD ile Çin’in G20’deki görüşmede ticaret müzakerelerini sürdürme ve daha fazla ek vergi getirmeme kararı Çinli yatırımcılar tarafından memnuniyetle karşılanırken, Trump’ın Huawei’ye yönelik kısıtlamaları gevşetmesinin piyasalarda pozitif bir sürpriz olarak algılandığını da bir kez daha hatırlayalım.
Çin, para birimini uluslararası arenaya taşımak için ilk yol olarak kendisine Hong Kong piyasalarını seçmiş, burada yaşayan hane halklarına Yuan cinsinden hesap açmaları 2004 yılında hayata geçirilmiştir. Çin’in artan ticaret hacimleri Yuan’ın uluslararası finansal piyasalarda kullanılabilirliği konusunda ülkeye ciddi cesaret vermiş ve 2012 yılında ticari anlaşma olarak Yuan cinsinden ifade edilen tutar yaklaşık 465 Milyar Dolara ulaşmıştır. Çin Hükümeti’nin uzun süren gayretleri sonucunda Yuan IMF tarafından Özel çekme hakları (SDR) sepetine eklenmiş ve uluslararası arenada ABD Dolarına karşı önümüzdeki dönemde rakip bir para birimi olarak gücünü artıracağı kanısını daha da güçlendirmiştir. SDR’ye alınma ölçütleri açısından IMF tarafından iki temel kriter olmakla birlikte; bunlardan ilki “ana ticaret ülkesi” olarak nitelendirilmektedir. Sepetin revizyon tarihinden 12 ay önce biten son 5 yıllık dönemde hizmet ve mal ihracatının büyüklüğüne bakılmaktadır. İkinci kriter ise 2000 yılında yürürlüğe koyulan “kullanım kolaylığı” ilkesidir. Yuan en son 2010 yılında ilk kriteri geçmiş fakat kullanım kolaylığı ilkesinden dolayı bunu başaramamıştı. Geçen süre zarfında her ne kadar tam anlamıyla bu kriteri sağlamamış olsa da küresel finansal sisteme daha fazla entegre olmuş, Çinli otoritelerin son yıllarda parasal ve finansal alanlarda gerçekleştirdikleri reformlar sayesinde 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren SDR sepetine girmeyi başarabilmiştir. Böylece IMF’nin para sepetinde Dolar, Euro, Sterlin ve Yenin ardından beşinci para birimi olarak yerini almıştır.
% 41.73 Dolar, % 30.93 Euro, % 8.33 Yen, % 8.09 Sterlinin oluşturduğu sepette Yuan’ın ağırlığı % 10.92 olmuştur. Çin’in rezerv para birimi olması yönünde yapılan reformlar ve uluslararası piyasalarda kullanılabilirliğinin artması ve son dönemde SDR sepetine dâhil edilmesi ABD Dolarını en çok zorlayacak para biriminin başında Çin Yuan’ının gelmesinin makul olabileceği düşüncesini daha da perçinlemektedir. Son dönemlerde Çin her ne kadar önemli adımlar atmış olsa da, ki bunlardan en önemlileri sermaye hesabını daha açık hale getirerek para birimini uluslararası finansal piyasalarda kullanılabilirliğini artırması olmuştur, bu adımlar rezerv para birimi olma yolunda hala ABD Dolarının gerisinde kalmasına çare olamamıştır. Çin ekonomisi son yıllarda nüfus dinamiği ve büyüleyici büyüme rakamları sayesinde uluslararası finansal piyasalardaki yerini sağlamlaştırırken, rezerv para birimi olma yönünde bu kriterlerin haricinde gelişmiş finansal piyasaların olmayışı, güvenilir kamu kurumlarının işleyişini sağlayamaması gibi faktörler rezerv para birimi olma yönünde en büyük engel olarak gözükmektedir.
Çin finansal piyasalarına genişlik, derinlik ve likidite açısından bakıldığında, Yuan’ın ABD Dolarına kıyasla tamamlaması ve uygulaması gereken birçok reformun da varlığına işaret etmektedir. Çin’in son dönemlerdeki başarılı büyümesi ve hükümetin Yuan’ı dünya genelinde yaygınlaştırma yönünde yapmış olduğu reformlar para biriminin rezerv para birimi olma yönünde önemli adımlar olmakla beraber, Çin’in hala atması gereken son derece önemli adımlar bulunmaktadır. Çin’in finansal sistemi hala bankalar tarafından desteklenmektedir. Aynı zamanda Hükümet doğrudan bankacılık sisteminin çoğunu kontrol etmektedir.
Kontroller; bankacılık kesimi dışındaki finans koşullarına ağır yaptırımlar uygularken bankacılık sisteminin ayrıcalıklı konumu sayesinde karlar da bu sektörde toplanmaktadır. Çin aynı zamanda 2005 yılında hisse senetleri piyasasında da ciddi reformlar yapmış olup, Çinli şirketlerin daha önceden alınıp satılamayan hisse senetleri kolaylıkla ve serbestçe alım-satımı yapılabilir bir konuma getirilmiştir. Yapılan reformlar sonucu şirketlerin piyasa değerleri ve iş hacimleri aşırı şekilde artmıştır. Çoğu gelişmiş ülke ekonomisinin önüne Çin ve para birimi Yuan geçmiştir. Diğer önemli bir bulgu ise borçlanma piyasalarında şirketler tarafından Yuan’a dayalı borçlanma araçları çıkarılmış olmakla birlikte, yerli ve yabancılar tarafından bu araçlar kolaylıkla alınabilmiş, fakat yabancılara uygulanan sınırlamalar yüzünden istenilen başarılar şimdilik yakalanamamıştır. Genel anlamıyla bakıldığından finansal piyasalarda önemli adımlar atılmış olmasına rağmen, para birimini uluslararası finansal piyasalarda lider bir konuma getirmek için yeterli olmamıştır.
Çin’in para birimini rezerv para birimi yapabilmesi için önündeki en önemli engellerden birisi de, borçlanma araçları piyasalarında istenilen düzeyde bir hacime ulaşamamış olmasıdır. Rezerv para birimi olma yolundaki ülkelerden beklenen, yüksek kaliteli ve rahatlıkla alınıp satılabilen kamu kâğıtları ihracında önemli rol oynamalarıdır. Çin’in mevcut koşullarında diğer birçok gelişmiş ülke ekonomisine istinaden kamu borç seviyesinin düşüklüğü göze çarpmaktadır. Genel anlamda bakıldığında ülkenin bu borç seviyeleri ülke açısından kredibilitesini (kredisi olma durumu, kredi yönünden güvenilirlik) artırırken, rezerv para birimi olma yolunda kamu sektörüne dayalı kâğıt ihracını frenlediği için Dolar ile olan mücadelesinde ülkeyi geride bırakmaktadır.
Çin’in sağlamış olduğu dinamizm ve buna eşlik eden hızlı büyüme oranları ülkeye ciddi avantajlar sağlayarak Yuan’ın uluslararası arenada kullanılabilirliğini arttırmada faydalı olmaktadır. Fakat finansal piyasalarının istenilen düzeye henüz ulaşamamış olması ve hükümet tarafından hem kurumlara hem de piyasalara yönelik ciddi sınırlamalar ve müdahalelerle birlikte sermaye hesabının sürekli sorgulanması ve tam anlamıyla konvertible (değiştirilebilir) olmayan bir para birimi olması ABD Dolarının hegemonyasını yıkamamasında en büyük etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.