Geçen gün kütüphanemi düzenlerken gözüme kıyıda kalmış bir kitap, daha doğrusu bir dergi ilişti. 2008 yılı Mayıs ayına ait İngilizce bir dergi. Adı Time and Mind (Zaman ve Akıl), bir felsefe dergisi. Çalışma masamdaki rahat koltuğuma çöküp merakla sayfalarını karıştırmaya başladım. Gerçekten çok ilginç konulara rastlayınca keyfim bir kat daha arttı. Ancak son sayfalarda öylesine ilginç bir yazıya, daha doğrusu bilimsel bir makaleye rastladım ki, tüm dikkatimi verip birkaç kez makaleyi okumaktan kendimi alamadım. Yazarı bir İsrailli, Yahudi. Dünyanın seçkin üniversitelerinden İsrail’deki Hebrew (İbrani) Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkanı Profesör Benny Shannon. Shannon, emeriti (bilişsel) psikoloji profesörüdür ve Mandel Kürsüsü’ne sahiptir. Bu saygın bilim adamının makalesi son derece ilginç. Konuyu şöyle açıklamaya çalışayım.
Size “Hz. Musa, On Emir’i yazarken, yediği bazı bitkilerin neden olduğu halüsinasyonların (hayallerin)etkisi altındaydı” desem, kim bilir bana hangi sıfatları uygun görürsünüz. Haklı da olabilirsiniz. Ancak Shannon makalesinde şöyle diyor. “Hz. Musa’nın yazdığı beş kitaptan ikincisi kabul edilen ve Mısır’dan çıkışın anlatıldığı Exodus ile On Emir, halüsinasyonların etkisiyle yazıldı. Sina Dağı’nda yetişen, Hz. Musa’nın da yediği akasya, sedefotları, ayahuasca bitkisi halüsinasyonlara yol açıyor” Şimdi bu Ayahuasca Bitkisi de nedir diyeceksiniz? Hemen anlatalım.
Ruh-beden-akıl üçlüsü, paralel evrenler, şartlanmalar, çekim yasası, enerji teorisi, inanç ve tanrı kavramları, sevginin gücü, yüksek bilinç. Yüzyıllardır Amazonlar’da yetişen Ayahuasca bitkisi, tüm bu kavramların kesişim kümesinde anlatılıyor. Bilimsel adı Banisteriopsis caapi olan Ayahuasca, Peru ve Brezilya’da yetişen psiko-aktif bir bitki. İçindeki DMT maddesi zaten vücudumuzda bulunan, iki gözün arasındaki alın boşluğunda bulunan bir sıvı. Tüm memeli hayvanlarda ve bazı bitkilerde de bulunuyor. Embriyo halindeki bir bebeğin sekiz haftaya kadar salgıladığı bir sıvı. Ölürken hani hayatınız film şeridi gibi gözünüzün önünden geçermiş ya, öyle derler, onu sağlayan da bu sıvı işte. Üçüncü gözü açtıranlardan. DMT kısalmasını da biraz açalım dilerseniz. Ruh Melokülü de denen Dimetiltriptamin veya kısa adıyla DMT, beyin dolaylarındaki pineal bez tarafından uyku sırasında salgılanan bir çeşit halüsinojendir. Triptofan kaynaklıdır. Serotonin ve melatonin hormonlarıyla izomerdir. Salgılanması rüyaların görüldüğü evreye denk gelir ve etkilerinin arasında zaman algısında değişim vardır. Bu maddeyi Ayahuasca bitkisinden aldığınız zaman, adeta yeniden doğuyorsunuz. Metaforik olarak değil, gerçekten. Şamanların çok eskilerden beri şifa niyetine kullandığı Ayahuasca bitkisi İngiltere ve ABD’de şimdilik yasal olmamasına rağmen, önde gelen psikologlar, psikiyatristler, bilim tarafından inceleniyor, kullanılıyor, tavsiye ediliyor. Son 10 yıldır da Peru ve Brezilya’da açılan Ayahuasca merkezlerinde düzenlenen seremoniler, binlerce insanı ağırlıyor. Sizi size anlatıyor, kucaklıyor, iyileştiriyor, öğretiyor. İçinizdeki gücü, tanrıyı, benliğinizi, öz değerlerinizi hatırlatıyor. Yüksek bilincinize ulaşarak tüm sorularınızı yanıtlıyor. Spiritüel tarafının yanı sıra fiziksel iyileştirici özelliğiyle de biliniyor, her geçen gün daha fazla kişiyi iyileştiriyor.
Bu açıklamadan sonra konumuza devam edelim. Shannon’un bu makalesi ilk kez yayımlandığında, sadece muhafazakâr Yahudilerin değil, diğer din çevrelerinin de tepkisini çekti. Ardından Haaretz, The Daily Mail, ABC News gibi önemli gazete ve televizyon kanalları Shanon ile röportajlar yaptı. İlginç olan, dünyada büyük yankı uyandıran ve birçok defa yazılıp çizilen bu konudan Türkiye’de bugüne kadar tek kelime bile bahsedilmemiş olması. Garip..
SESLERİN DUYULMASI HAYAL Mİ?
İsrail ve Güney Amerika’da yıllardır bitkilerin psikoaktif etkileri üzerine çalışa Prof. Dr. Benny Shanon, bu konuda gerçekleştirdiği deneylerle de daha önce adından söz ettirmiş bir isim. Botanik, farmakoloji, beyin psikolojisi, antropoloji, kültürel tarih ve din onun uzmanlık alanları. Çalışmalarında bu farklı disiplinlerden yararlanan Shanon’un dünyaca tanınmasına neden olan konu ise, Hz. Musa ile ilgili işte bu çarpıcı tezi.
Prof. Shanon, Exodus’taki “Sesler duyuldu” bölümünün ilk yazıldığından beri binlerce kez farklı şekilde yorumlandığını söylüyor. Bu bölümde yazılanların anlamıyla ilgili çağrışımları, Şamanlar’ın kehanet yapmak için içtikleri “ayahuasca” iksirini denediğinde fark ettiğini anlatıyor. Profesör, Güney Amerika’daki Amazon Ormanları’nın derinliklerinde yerli halkın ikram ettiği “ayahuaska”yı içtikten kısa süre sonra bazı sesler eşliğinde dini ve ruhani çağrışımları olan halüsinasyonlar görmüş. Bunun üzerine karışımın içeriğindeki bitkilerin familyasını araştırmış ve “ayahuasca”nın içinde akasya bitkisinin de olduğunu fark etmiş.
Shanon’un uzmanlık alanı olan deneysel ve bilişsel psikolojinin özelliği; tecrübe etmek. Shanon kendi tecrübesinden yola çıkarak Exodus’a gönderme yapıyor ve kitapta yer alan şu cümleleri hatırlatıyor: “Çalılar alev aldı fakat yok olmadı. Gök gürledi, ışık yayıldı ve kutsal borazanın sesi On Emir indirilirken duyuldu. Musa’nın bedeni Tanrı’yla karşılaştıktan sonra parladı. Musa’nın kardeşi Aron’un değneği kıvrılmış bir yılana dönüştü…” Shanon, Exodus’un bu bölümünde anlatılanlara benzer görüntüleri Amazon ormanlarında “ayahuaska” içtikten sonra kendisinin de gördüğünü söylüyor. “Ayahuaska deneyi”ni Sina Dağı’nın tepelerinde yetişen akasya ve sedefotundan yiyerek tekrarlayan Prof. Shanon, yine benzer dini ve ruhani çağrışımlar yapan halüsinasyonlar gördüğünü anlatıyor.
DİĞER DİNLER İÇİN DE ÖNEMLİ
İsrailoğulları’nın tarihine dair öne sürdüğü bu teoriyle Shanon, Negev Çölü ve Sina Dağı’nda yetişen ve halüsinasyonlar gördüren psikoaktif bitkilerin, İsrail halkı için dini açıdan önemli olduğunu belirtiyor. Shanon, “Amazon ormanlarındaki deneyimlerim sonucunda ortaya attığı tez, İncil’deki bazı bölümlerleörtüşüyor. Mesela Garden of Eden (Cennet Bahçesi) bölümü…” diyor. Prof. Benny Shanon’a göre, psikoaktif materyaller sadece Musevilik için değil diğer dinlerin tarihi açısından önem taşıyor. Özellikle, adı İncil’de de anılan akasya ağacının İsrailoğulları tarafından bu anlamda ayrı tutulması gerekiyor. Shanon, son söz olarak “Tabii ki Tevrat’ı yazmak için sadece bu otlar yeterli değil, bunun için Musa olmanız gerekir” diyerek tezini yumuşatıp, bir nebze de olsa muhafazakârların gönlünü almak istiyor.
Bir bilim adamı, üstelik İsrailli bir Yahudi, yaptığı araştırmalar, hatta kendi üzerindeki deneyimleri, bilimsel olarak kullanıldığında bireyin halüsinasyonlar – hayaller görmesine neden olan, üstelik Sina Dağı’nda da bolca yetişen Ayahuasca Bitkisi , çok önemli dinsel bir iddia. Sonuç? Sonuç sizde. Yaklaşımınız ne olursa olsun bizce ilginç bir çalışma..