Gezegenlerle ilgili bilgiler son zamanlarda detaylanarak artmaktadır. Uzayda yeni gezegenlerin bile keşfi söz konusu iken güneş sistemimizdeki mevcut gezegenler ile ilgili yeni bilgileri öğrenmekte yarar var.
Satürn eskiden Zühal olarak bilinen ve Güneşe en yakın altıncı gezegendir. Zühal kelimesi Arapça kökenliyken, Satürn’ün Türkçesi Sekendiz demektir. Boyutları açısından Jüpiter’in ardından ikinci sırada yer alır. İsmini Yunan mitolojisinde bulunan Kronos’tan alan Satürn, çıplak gözle izlenebilen 5 gezegen arasında yer almaktadır. Diğerleri ise Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter’dir. Satürn’ün büyük kısmı hidrojen ve helyum gazından oluşmuştur. Dolayısıyla gaz devleri sınıfında yer alır.
Satürn gezegeni yörüngesinde çok yavaş hareket ettiği için, aynı takımyıldızı içinde 2 yıldan fazla kalabilmektedir. Birçok uydusu bulunan Satürn orta boy teleskopla ayırt edilebilmektedir. Uydularından Titan ve Rhea orta boy bir teleskopla seçilebilirler. Hacmi Dünya hacminin 700 kat fazlası olan Satürn, Jüpiter dışındaki tüm gezegenlerden daha büyüktür. Gezegenler arasında en görkemlisi olan Satürn bu görkemini sahip olduğu göz alıcı halkalara borçludur.
Satürn Gezegeninin Genel Özellikleri…
Bu gezegen ekvatordan geniş ve kutuplardan basık bir şekle sahiptir. Yani Dünyamız ile benzer bir şekle sahiptir. Güneşten almış olduğu enerjinin 3 katı civarını dışarıya yayar. Oldukça etkin bir sıcaklığa sahiptir ve bu, gezegenin uzayda ışıldamasının nedenidir. Yarattığı bu enerji fazlalığını, yerçekiminin etkisi ile yavaş yavaş kendi üzerine çökmek suretiyle küçülmesi aşamasında açığa çıkan potansiyel enerji ile açıklanabilir.
Gaz devleri olarak bilinenler, içerdikleri elementlerin miktarlarına göre kendi aralarında iki alt grupta ayrılırlar. Örneğin; Uranüs ve Neptün, kaya ve buz bakımından zengin olduğundan Uranian gezegenler olarak adlandırılır. Satürn ve Jüpiter, ismini Jüpiter’den alan Jovian gezegenleri grubunda yer almaktadır ve bu gezegenler gaz bakımından zengindir. Yani Satürn, helyum ve hidrojen gazları barındırmaktadır. Satürn gezegeninin merkez kısmında içeriğinde demir ve diğer ağır metalleri barındıran ve bu elementleri çevreleyen bir buz-kaya tabakasının olduğu çekirdeği vardır. Gezegende büyük orandaki basıklığa sebep olarak bu büyük ve yoğun çekirdek gösterilir. Yapılan hesaplamalara göre bu çekirdek, gezegenin dörtte bir kadarını oluşturmaktadır. Çekirdeği çevreleyen kısımda manto tabakası mevcuttur. Bu katman Satürn’de, Jüpiter’de olduğu kadar büyük değildir. En dış alanda gezegenin hacminin %90 kadar büyük bir kısmını meydana getiren, 30.000 km. civarında kalınlığı olan moleküler bir hidrojen tabakası mevcuttur. Yüzeye yaklaşıldıkça basınç, yoğunluk ve ısı düşüşe geçer. Böylelikle hidrojen sıvıdan gaza dönüşerek; atmosfer olarak nitelendirilebilecek bir ortama geçiş başlar.
Satürn’ün Uyduları..
Sahip olduğu halkalardan dolayı Satürn gezegenler içinde en çok tanınan gezegenlerden biridir. Gezegene olağanüstü güzellik ve çekicilik veren bu halkalar çoğunlukla buz parçalarından ve karbonlu tozlardan ibarettir. Bu halkalar ilk olarak 1655 yılında Hollanda matematikçisi ve bilim adamı Christiaan Huygens tarafından tanımlanmıştır. Bu halkalar gezegenden 6630 km. ile 120.700 km kadar uzaklığa yayılmıştır. Fakat kalınlıkları yaklaşık olarak 20 metre kadardır. 1849 yılında Fransız matematikçisi ve gökbilimcisi Edouard Albert Roche tarafından bu halkaların Satürn’e zamanla çok yaklaşan ve gezegenin yer çekimi etkisiyle parçalanan bir uydunun kalıntıları olduğu teorisi öne sürülmüştür. Satürn 150’den fazla uydu ve meteor parçalarına sahiptir. Bu uydulardan 62 resmi bir ada sahiptir. Diğerleri henüz tanımlanmamıştır. Bu uydulardan en büyükleri: Titan, Rhea, Iapetus, Dione, Tethys, Enceladus, Mimas, Hyperion, Phoebe, Janus ve Epimetheustur.
Satürn Gezegeninin Tarihçesi
Eski zamanlardan günümüze kadar geçen sürede bilinen kaynaklarda Satürn, Güneş, Ay, Merkür, Mars, Venüs ve Jüpiter ile beraber hareketlerinin diğer yıldız türlerinden farklı olması ile bilinen 7 gök cisimden biridir. 1610 yılında Galileo, tamamen kendi tasarımı olan bir teleskopla yaptığı gözlemlerle Satürn’ün küresel bir yapıya sahip olduğunu anlamıştır. Ardından da gezegenin iki yanında bulunan halkalarının keşfini yapmıştır. 1655 yılında Hollandalı Huygens, Satürn’ün en büyük uydusunun Titan olduğunun farkına vardı. Galileo’nin oluşum olarak nitelendirdiklerinin Satürn halkası olduğu açıklamıştır.
1670 ve 1680 yıllarına gelindiğinde gökbilimci Cassini, halkaların içinde bulunan bir bölümü keşfetmiş ve kendi ismini vermiştir. Ayrıca 4 yeni uydusunu da keşfetmiştir. Bunlar; Japetus, Dione, Tethys, Rhea’dır. 1789 yılında Herschel, Satürn’ün basıklık miktarını hesap etti ve bu keşfine iki yeni uyduyu da ilave etti. 1837 yılında Encke, halkalarda bir boşluk keşfetti buna kendi ismini verdi. 19.yy içerisinde birçok bilim adamı, halkalar ile ilgili görüşleri geliştirmişlerdir. 1966 yılında Janus ve Epimetheus isimli uyduları keşfedilmiştir.
Teknik Bilgi:
Kitlesi: 568,319,000,000,000,000 milyar kilogram (Dünyadan 95.16 kat daha ağır).
Ekvator çapı: 120,536 kilometre.
Kutup çapı: 108,728 kilometre.
Ekvatoryal Çevresi: 365,882 kilometre.
Gezegenin yerçekiminden çıkmak için gereken hız: 34.701 km/s
Yörüngedeki hızı: 9.69 km/s
Uyduları: 62 uydudan fazla.
Yörünge uzaklığı (Güneşten uzaklığı): 1,426,666,422 km (9.536676 AU)
Dünyadan uzaklığı: 1,277,068,160 km
Yörünge tamamlama süresi: 10,759.2 Dünya günü
Yüzey sıcaklığı: -139° C
Gezegen hakkında ilk kayıtlar : MÖ 8. yüzyıl, Asur astronomları tarafından.
Satürn Güneşten aldığı enerjiden daha fazla enerji yaymaktadır.
Bu sıradışı olayın gezegenin atmosferinde bulunan yüksek miktarda helyum ile onun yerçekimi arasındakı sıkıştırmadan kaynaklandığına inanılmaktadır.
Satürn yörüngeni 29.4 Dünya yılı kadar bir sürede tamamlar.
Satürn’de bir yıl yani Güneş etrafında 1 tur 29.4 Dünya yılı kadar sürmektedir. Bu onun hem Güneşten uzaklığı hem de yörüngede yavaş hareketinden dolayıdır. Bu yavaş dönüşüne göre eski Asur bilimcileri arasında eskilerin eskisi anlamına gelen “Lubadsagush” takma adı ile bilinmekteydi. Ancak gezegen kendi ekseninde hızlı dönmektedir. Satürn’de bir gün ortalama 10 saat 14 dakika sürmektedir.
Satürn Güneş Sisteminde en hızlı rüzgârlara sahiptir.
Bu rüzgârlar gezegen boyu yüksek hızlarla esmektedirler. Ortalama olarak bu rüzgârların hızı saatte 1800 km kadardır. Satürn dev bir gaz topudur. Ancak bilim adamları gezegenin hidrojen ve helyumla kaplı katı kayalık çekirdeğe sahip olduğuna inanmaktadırlar.
Satürn çoğunlukla hidrojenden oluşmuştur.
Sudan daha düşük yoğunluğa sahip bu hidojenden dolayı Satürn aynı zamanda Güneş Sisteminde en düşük yoğunluğa sahip gezegendir. Ancak bu hidrojen gezegenin derinliklerinde metalik bir hale gelmiştir.
Satürnün iç kısımları çok sıcaktır. Bu sıcaklık +1100 dereceden fazla olduğuna inanılmaktadır.
İlginç Satürn Uydusu Pan
Satürn’ün uydusu Pan’ın çok yakınından geçen NASA’ya ait olan Cassini uzay aracının yakaladığı görüntüler, uydunun gerçek şeklini ortaya çıkardığı gibi, jeolojisi, yapısı ve içeriği hakkında da daha fazla fikir edinmemizi sağlayacak gibi görünüyor. 2017 yılının sonunda Satürn’ün atmosferine girerek yok olan Cassini uzay aracı, son önemli ve tehlikeli görevlerinden birinde Pan uydusuna çok yaklaşarak fotoğraflarını çekmeyi başardı. Mart’ın 7’sinde, 35 kilometre ene sahip olan Pan uydusunun biraz üzerinden veya sayısal olarak açıklayacak olursak yaklaşık 24.500 km. uzağından geçerken yakın fotoğraflarını çeken Cassini uzay aracından gelen veriler NASA tarafından analiz edilerek yayımlandı. Şekil ve jeolojisi başta olmak üzere Pan uydusunun karakteristikleri hakkında kısa zamanda çok fazla veri ve bilgi sağlayacak olan bu keşfe dair fotoğraflar da işlendikçe, Pan’ın sahip olduğu tuhaf şekil de daha belirgin bir şekilde fark edildi. Bilinen ve tanımlanmış 60’dan fazla uydusu olan Satürn gezegeninin 1.470 kilometre çapındaki Lapetus uydusu da ekvatoru boyunca uzanan bir tepe uzantısı bulundurduğu için dev bir uzay cevizini andırıyor.
Pan’ın garip şekli ile yalnız olmadığını gösteren bir diğer örnek de, 395 kilometre çapındaki Mimas uydusudur. Uydunun kendi büyüklüğünün yaklaşık üçte biri büyüklüğünde devasa bir kratere sahip olması dolayısıyla bilim kurgu filmlerinden bir savaş sonrası gezegeni andırmaktadır. Titan gibi bünyesinde (Güneş sistemi içerisinde Dünya haricinde sıvı bulunduran tek örnek olarak bilinmektedir) stabil yüzey sıvısı bulunduran bir uydusu da olan Satürn’ün uyduları diğer yönlerden de ilginç özellikler gösterebiliyor.
Örneğin, Enceladus uydusu buzdan yer kabuğunun altında sıvı su okyanusu barındırıyor ki bu kısım potansiyel bir yaşam alanı olarak görülüyor. Öyle ki, buradan alınacak küçük bir örneği incelemek istemeyecek bir astrobiyolog olduğu düşünülemez bile. Üstelik bu heyecan verici ihtimal son derecede mümkün.
Uydunun güne kutbundaki gayzerler, organik moleküllerle birlikte, diğer materyalleri de barındıran su buharı fışkırtıyor ve bu karışım yakından geçmekte olan bu uzay aracı tarafından yakalanabilir. Cassini uzay aracı da, tüm bu mini dünyaların üzerindeki sır perdesini kaldırmaya yörüngelerde dolaşarak 2004’ten beri devam ediyordu. 3.2 milyar Dolar’a mal olan İtalyan Uzay Ajansı, Nasa ve Avrupa Uzay Ajansı’nın ortaklaşa yürüttüğü Cassini-Huygens görevi, halkaları, uyduları ve tüm bunların karakteristiği hakkında uzun süre dünyaya bilgi ve fotoğraflar aktardı.
Geçtiğimiz yılın sonunda “Grand Finale” (Dev Final) fazına geçen Cassini, Satürn’ün en üstteki bulutları ile en içteki halkaları arasındaki 22 yörüngeyi dolaştı ve Eylül 2017’de Satürn’ün atmosferine girerek görevini burada sonlandırdı.
Bilim insanlarına göre Satürn gezegeni hakkında neredeyse bildiğimiz her şeyin kaynağı olan ve güneş sisteminde yaşam olabileceğine ilişkin düşüncelerimizi değiştiren Cassini uzay aracı, uzayda 20 yıl, Satürn çevresinde ise 13 yıl geçirdikten sonra gezegenin atmosferine tıpkı bir meteor gibi dalarak görevini tamamladı. 9 milyar dolara mal olan ve dünyanın 27 ülkesinden araştırmacıların üzerinde çalıştığı Cassini, Dünya’dan çıplak gözle görülebilen en uzak gezegen olan Satürn’ün atmosferine saatte 120 bin 700 km. hızla daldı.
Cassini programının yöneticisi Earl Maize “Uzay aracından gelen sinyal kayboldu” dedi. Kontrol odasındaki meslektaşlarına hitap eden Maize “Umarım hepiniz bu muazzam başarıdan dolayı gururlusunuzdur. İnanılmaz bir görev ve muhteşem bir uzay aracıydı. Hepiniz harika bir ekiptiniz” dedi.
Cassini’nin Dünya ile son irtibatının TSİ 14.55’te olduğu belirtildi.
8 MİLYAR KM YOL KAT ETTİ..
Titan gelecekte insan kolonisine ev sahipliği yapabilir
Adını 17. yüzyılda Satürn’ün birkaç adet uydusu olduğunu ve çevresindeki halkaları arasındaki boşluk bulunduğunu keşfeden Fransız-İtalyan gökbilimci Giovanni Domenico Cassini’den alan uzay aracının nihai dalışını yapmasına yakıtının bitmesi nedeniyle karar verilmişti.
Görevi boyunca yaklaşık 8 milyar km yol kat eden Cassini’nin dikkatlice yok edilmesine karar verilmişti.
Çünkü bilim insanları Satürn’ün okyanuslara sahip olan, el değmemiş uyduları Titan ve Enceladus’ta yaşam formlarının olabileceğini düşünüyor.
Uzay aracının Satürn’ün yörüngesinde başıboş şekilde bırakılması uydulara düşmesine yol açabilir, bu da uydulardaki olası yaşam formlarına çeşitli şekillerde zarar verebilirdi. 1997’de Florida’nın Cape Canaveral Uzay Üssü’nden fırlatılan Cassini yedi yılda tam 8 milyar km. kat ederek vardığı Satürn’ün yörüngesinde 13 yılını geçirmişti.
Cassini bu sürede Satürn’ün çevresinde bilinenden 6 tane daha fazla uydu olduğunu keşfetti. Gezegende 1 yıl süren devasa fırtınayı da gözlemleyen Cassini, Enceladus uydusundaki buz gayserleri patlamalarını ve Titan’ın metan ve etandan oluşan hidrokarbon göllerinin varlığını da keşfetti. Reading Üniversitesi’nden Uzay Fiziği profesörü Mathew Owens, Cassini’nin toplayıp gönderdiği veriler ile şu ana kadar yaklaşık 4 bin akademik makalenin hazırlandığını vurguladı.
Işık Yılı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
Işık yılı, astronomide bir uzunluk birimi olarak kullanılır ve ışığın bir yılda kat ettiği mesafe anlamına gelir. Işık saniyede 300.000 kilometre yol kat eder. Yani bir ışık yılı yaklaşık 9.500.000.000.000 kilometredir. Bu sayılar sizce de çok fazla sıfır içermiyor mu?
İstanbul ile Ankara 450 kilometredir ve bu mesafeyi tanımlarken kilometre yeterli olabilir fakat bir örnekle açıklayacak olursak. Güneşten sonra bize en yakın yıldız olan kırmızı cüce Proxima Centauri ile Dünya arasındaki mesafe yaklaşık 40.000.000.000.000 kilometredir, bu 40’tan sonra 12 tane daha sıfırın olması demektir.
Bu mesafeyi ışık yılıyla hesaplayacak olursak 4.24 ışık yılı yapar, gördünüz mü söylemesi ne kadar da kolay . Bu nedenle astronomlar gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin aralarındaki uzaklıkları belirlemek için, bizim günlük hayatta kullandığımız mesafe ölçü birimleri yerine, onları bu kalabalık sayılardan kurtaracak olan ışık yılı kavramını tercih ederler.
Ayrıca astronomide ışık yılından daha büyük uzaklık birimi olan parsek daha sık kullanılır. 1 parsek yaklaşık olarak 3.26 ışık yılına denk gelir.