YAHUDA (YEHUDA-JUDAS) İSKARYOT’UN SIRRI..
1970’li yılların ortalarında Mısır, Siwa’da muhteşem Great Sand Sea çölünün kuytu, sapa mağaralarından birinde, çürümeye yüz tutmuş antik bir tabutta büyükçe bir kese içinde muhafaza edilmiş gnostik karakterli, papirüsler üzerine 1700 sene önce yazılmış bir tomar el yazması bulundu: Gospel of Judas – Yahuda İncili.
Ancak yüzde 85 oranında bir araya getirilebilen bu el yazmaları 2000 senesinde Zürih’te bir antikacı tarafından satın alındı. Beş sene süren iyileştirme, yenileme çalışmalarını takiben geçen kopyalama ve tercüme sürecinden sonra tüm Hıristiyan âlemini şaşırtacak ve de karıştıracak bilgiler etrafa yayılmaya başladı. Uzmanlar “Yahuda İncili”nin Kıptice metninin, Yunanca orijinalinden tercüme edildiği kanısına vardılar ve onlara göre orijinali çok daha eski bir döneme aitti.
Ancak bu konuda başvurduğumuz bir dizi kaynak, Yahuda İncilinin nasıl keşfedildiği konusunda farklı farklı bilgiler vermekte. Bir başka deyişle bu konu hâlâ belirsiz. Aslında bu metin arkeologlar tarafından keşfedilip belgelenmedi. 1970’lerin sonu ya da 1980’lerin başında eski eserlerin satıldığı bir çarşıda aniden ortaya çıktı diyenler de var. Metnin 1978’de Mısır’da, bir mağaranın içindeki terk edilmiş bir mezarda keşfedildiği düşünülüyor. Bu, Kıptice yazılmış bir kodeksin (eski bir kitap türü) içindeki dört ayrı metinden biriydi.
Mısır’ın kuru ikliminde yüzyıllarca korunmuş olan bu deri ciltli kodeks, oradan alındıktan sonra dağılmaya ve hızla bozulmaya başladı. 1983’te birkaç bilgine kısa bir süre gösterildi, fakat fahiş bir fiyat istendiği için satış gerçekleşmedi. Sonraki yıllarda da, ihmal ve uygun olmayan saklama koşulları nedeniyle bozulması hızlandı. Yukarıdaki belirttiğimiz gibi 2000’de İsviçreli bir antika tüccarı tarafından satın alındı. Tüccar, kodeksi sonunda uzmanlardan oluşan uluslararası bir ekibe verdi; Maecenas Eski Eserler Vakfı ve National Geographic Society himayesinde çalışan bu ekip, bir kısmı artık küçük parçalara ayrılmış olan kodeksi onarmak ve bir araya getirmekle görevlendirildi. Bu zor görevi yerine getirecek olan ekip aynı zamanda kodeksin yaşına karar verecek, içeriğini tercüme edecek ve yorumlayacaktı. Kodeksin muhtemelen MS. üçüncü ya da dördüncü yüzyıla ait olduğu karbon-14 testiyle doğrulandı. Peki “Yahuda İncili”nin orijinali ne zaman ve hangi ortamda yazılmıştı?
“Yahuda İncili” diye adlandırılan bir metnin varlığından, ilk olarak MS. 2. yüzyılın sonlarında yaşamış Lyon piskoposu Irenaeus’un (105-202) yazılarında söz edilir. Irenaeus, Adversus haereses (Sapkınlığa Karşı) adlı eserinde öğretilerine karşı çıktığı birçok gruptan biri hakkında şöyle yazar: “Onlar Yahuda’nın tüm bu şeylere aşina olduğunu, diğerlerinin bilmediği hakikati sadece onun bildiğini ve bundan dolayı ihanetin gizemine uygun davrandığını ilan ediyorlar. Onun aracılığıyla hem dünyevi hem de göksel her şey böylece düzensizliğe sürüklenmiş. Böyle düzmece bir tarih oluşturup, adına Yahuda İncili diyorlar.”
BU İNCİLDEKİ YAHUDA KARAKTERİ BİLGİNLER ARASINDA TARTIŞMA KONUSU
Devamlı takipçilerimiz bilirler, biz incelediğimiz her konuda okuyucuya çeşitli belgelere dayanan farklı görüşler, açılımlar sunarız. Bunları irdeleyen okuyucu, kendisine uygun bulduğunu kabul eder, değerlendirir. Gerekli durumlarda, biz de kendi görüşlerimizi de sunarız hiç kuşkusuz. Ama asıl amaç,tek kaynakla yetinip, okuyucunun o kaynağın anlattığı fikri doğru bulması, kabullenmesi değil, kendisine aynı konuda farklı belgelere dayanan çeşitli kaynakları sunarak, aklına uygun bulduğunu benimsemesini sağlamaktır. Bu gerçekten hareketle, bakalım Yahuda İnciline karşı olanlar ne demişler.
Metni bir araya getiren bilginlerden oluşan ilk ekip, bu İncil hakkında Irenaeus’un yaptığı tanımın etkisi altında kaldı. Onların tercümesinde İsa, Yahuda’yı sırları anlayacak ve “krallığa ulaşacak” öğrenci olarak destekler. Ancak elçiler gerçeği göremeyerek Yahuda’nın yerine başka birini seçecekti. Fakat Yahuda daha sonra “onüçüncü ruh” olarak diğerlerine üstün gelecek, daha büyük bir ödül alacaktı. Çünkü onlara göre İsa’nın “Beni giydiren kişiyi kurban edeceksin” sözlerine uygun olarak Yahuda, İsa’nın maddi bedeninden kurtulmasını sağlayarak ona yardım etmişti.
İlk Hıristiyanlar ve Gnostisizm konusunda tanınmış Amerikalı Yeni Ahit bilgini Bart Denton Ehrman (D.1955)ve yine Amerikalı din tarihçisi Profesör Elaine Pagels(D.1943) gibi çok satan yazarlar da, hemen “Yahuda İncili” hakkındaki kendi analizlerini ve yorumlarını yayımladılar. Bunlar ilk ekibin bir araya getirdiği metinle büyük oranda aynıydı. Bununla birlikte, çok geçmeden Erken Hıristiyanlık Profesörü April DeConick(D.1950) ve meslektaşı Birger A. Pearson(D.1934) gibi başka bilginler kaygılarını dile getirdi. Onlar National Geographic Society’nin, medyanın dikkatini çekmek için metnin yayımlanmasını aceleye getirdiğini ileri sürdüler. Ayrıca, onlara göre ekibin gizlilik sözleşmeleri imzalaması talep edildiğinden, detaylı bir analiz ve aynı alanda uzman diğer araştırmacıların değerlendirme yapmasını gerektiren akademik süreç atlanmıştı.
Birbirinden bağımsız çalışan DeConick ve Pearson, parçalar halindeki kodeksin kilit kısımlarından bazılarının, önceki bilginler tarafından yanlış tercüme edildiği sonucuna vardı. DeConick’in tercümesine göre İsa, Yahuda’ya “Onüçüncü ruh” değil “Onüçüncü iblis” der. Ayrıca Yahuda’ya tartışmasız bir biçimde “krallığa” yükselmeyeceğini de söyler. Yahuda’ya ‘diğerlerine üstün geleceğini’ söylemektense şöyle der: “Onların hepsinden daha kötüsünü yapacaksın. Çünkü beni giydiren kişiyi kurban edeceksin.” DeConick’e göre “Yahuda İncili”, tüm elçilerle alay eden eski bir Gnostik parodidir. DeConick ve Pearson’ın vardığı kesin sonuç, “Yahuda İncili”nde Yahuda’nın birkahraman olmadığıdır.
Evet, buraya kadar Yahuda İnciline gerçek ya da değil diyen birkaç önemli bilim adamının, teologun görüşlerini verdik. Bundan sonra üzerinde bu kadar polemik yapılan bu metnin ne olduğunu, içeriğini, nelerden söz ettiğini sizlere anlatacağız. Eminiz ki, bu yazı dizisini bitirdiğinizde esrarengiz ve de meşhur Yahuda (Yehuda) İnciliyle alakalı önemli bilgilere sahip olacaksınız.
Bu İncil; tüm Hıristiyanlarca nefret edilen, lanetlenen Yahuda İskaryot hakkındaydı. Bu parşömenlerde, hain olarak kabul edilen 12. havari Yahuda‘nın aslında bir hain değil de bir kahraman olduğunu iddia edilmesi, Hıristiyanlık dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Yine bu İncil sayesinde Yahuda hakkında tarihtekinden son derece değişik, farklı bir intiba ve düşünce doğmuştur. Genelde bütün dünya tarafından eski din kitaplarında yazılanlara dayanarak nefret edilen ve bir hain olarak kabul edilen Yahuda İskaryot’un, ilk Hıristiyanlardan olan Matthew, Mark, Luke ve John’dan birkaç on sene sonra Gnostic(İlk dönem Hıristiyanlar “Gnostcs” olarak adlandırılırlardı ve onlar Allah’ın kişilik ve sıfatı hakkında tam bilgi sahibi olduklarını iddia eden filozofların felsefesi ne inanırlardı. Bu felsefeye göre Tanrı insanı yaratırken kendi Tanrısallığından bazı özellikleri de insanın hamuruna katmış bu yüzden insanda da bu üstünlüklerden pırıltılar bulunur) denilen Hıristiyan din âlimleri tarafından yazılan bu kitapta Yahuda kahramandır. O’nun yaptıklarını Hz. İsa’nın ondan bilhassa istediği ve onun da bunu yapmanın kendi hayatının sonu olacağını bildiği halde, sadece İsa‘ya olan bağlılığından ve İsa’nın ona açıkladığı gizli bilgilerin ışığında yaptığını anlatır bu İncil.O Hıristiyanlığın en önemli doktrinlerinden biri olan kefaret doktrininin mimarıdır. Eğer o Nasıralı İsa’yı ele vermemiş olsaydı, Hz. İsa çarmıha gerilmeyecekti. Bu nedenledir ki, Hıristiyanlar Yahuda’dan nefret etmemeli, aksine ona minnet duymalıdırlar diye iddiada bulunur bu yazıtlar.
İskaryot, Latince “katil” (sicario), İbranice “arslan” veya “Keryot’lu Adam”, Aramice, “kızıl renkli” veya “asılmış kimse” kökünden gelen bir kelimedir. Keryot, Filistin’de Lut Gölü’nün doğusunda yer alan şehirlerinden biridir. İhtimal kelimenin farklı menfi manaları, sonradan bu hikâyenin yakıştırılmasına sebep olmuştur.
Hıristiyanlıkta Havari Yahuda İsa’yı ele verdiği için Yehuda İskaryot olarak anılır. Onun ardından 12 Havari arasındaki yerine diğer havarilerce Matthias* getirilir.
- İsa Mesih’e ihanet eden Yahuda İskaryot, canına kıymasından sonra, İsa Mesih’in öğrencileri (120 erkek ve kadın), onikiler arasında yer alacak birini seçmek için toplandılar. Barsabas veya Justus olarak da anılan Josef ve Matthias’i aday olarak belirlediler. Oylama yapıldı ve bundan böyle 12 arasında sayılacak olan Matthias seçildi (Elçilerin işleri Kısım 1). Bazılarına göre, Etiyopya’da İncil vaazları vermiştir ve orada öldürülmüştür. Diğerlerine göre, 1. yüzyılda Etiyopya’yı ziyaret ettikten sonra, yüksek rahip Ananias tarafından sınandığı ve cezalandırıldığı, Judea’ya geri döndüğü ve taşlanarak öldürüldüğü ve sonra da asıldığı rivayet edilir.Doğu Kilisesinde 9 Ağustos, Batı Kilisesinde 14 Mayıs Aziz Matthias günüdür.St. Matthias ayrıca bağımlı insanların, marangozların, terzilerin, umut ve sebebe ihtiyaç duyanların koruyucu azizi olarak da hizmet eder.
YAHUDA İNCİLİ OKUNUYOR
Parkinson hastalığı nedeniyle elleri titreyen İsviçreli filolog, arkeolog, Kıpti bilgini Profesör Rodolphe Kasser (1927-2013) masada duran eski papirüslerden birini itinayla alarak üzerinde yazılı olanları, yüksek ve anlaşılır bir sesle okumaya başladı: “pe-di-ah-kawn-aus ente plah-nay “. Bu kelimeler Coptic dilinde (Kıptice)idi. Kopt Dili Hıristiyanlığın başlarında Mısır’da konuşulan dildi. Kilise tarafından bu dilde yazılı din kitapları Hıristiyanlar için yasak sayıldığından beri (İlk Hıristiyanlık çağları MS.200-300) hiç duyulmamış ve kullanılmamıştı. Bu kopyası o zamandan beri her nasılsa kaybolmadan günümüze kadar gelmeyi başarabilmişti. Mısır çöllerinde asırlarca gizli kalmış olan bu parşömenler 20 asrın sonlarında bulunmuş fakat kaçak antikacılar dünyasında tekrar izi kaybolmuş hatta bir tanesi tam 16 sene New York Hicksville’deki banka kasasında unutulup bekletilmişti. Bu arada Prof. Kesser’in elindeki bu papirüs ve üzerindeki çok önemli bilgilerin olumsuz iklim koşulları ve aradan geçen asırlar nedeniyle ciddi bir tahribata uğradığı, yer yer okunamaz durumda olduğu ortadaydı.
O günlerde 78 yaşında olan bu dünyanın en büyük Kopt dili uzmanı Kesser okumasını bitirdikten sonra elindeki sayfayı dikkatlice masanın üzerine bıraktı. “Son derece güzel bir lisan, bu Yunan harfleri ile yazılmış Mısır lisanı değil hakiki Kopt lisanında yazılmış son derece eski ve önemli bir parşömen. Bu size okuduğum sayfa İsa’nın havarilerine yanlış yolda olduklarını izah eden bir vesikadan pasajdı. Ve yazının başlığı ise şöyleydi: İsa’nın Yahuda İskaryot ile arasında geçen gizli konuşmaların beyanı.”
Yahuda İncilinde yazılanlara ilerleyen paragraflarda değineceğiz. Ancak önce İncillerde geçen Hz. İsa ve hain havari Yahuda İskaryot’un hikâyesini ve 12 havariyi bir anımsayalım.
İncillere göre Hz. İsa, daha tebliğ faaliyetinin başında kendisine inananlardan on iki kişi seçmiş ve bunlara havari (apostol) adını vermiştir (Luka, 6/13).
Simun Petrus (Pierre): Andreas’ın kardeşi, Celileli bir balıkçı. Havarilerin önderi.
Andreas: Simun Petrus’un kardeşi, o da Celileli bir balıkçı.
Yakup: Yuhanna’nın kardeşi. Zebedi’nin oğlu.
Yuhanna: Yuhanna İncilinin yazarı, Yakup’un kardeşi.
Filipus: Mezarı Pamukkale’dedir.
Bartalmay: Bartolomeus.
Thomas (Şüpheci Thomas): Yaralarına dokunana kadar İsa’nın yeniden dirildiğine inanmamıştır.
Matta (Matheos): Vergi memuru. Matta İncilini yazmıştır.
Yakup: Alfeus’un oğlu.
Yehuda*; Yudas veya Tadayi.
Simun: Yurtsever Simon veya gayyur Simon.
Yehuda İskaryot: İsa’ya ihanet etmiş, onu yakalatmıştır.
Mathias: Yehuda İskaryot’un yerine seçilen 13. Havari.
Kısa bir açıklama: Onuncu havari Taddeus’un adı Matta’da Lebbeus (10/3), Markos’ta Taddeus (3/18), Luka’da ise (6/16) Yakub’un oğlu Yahuda olarak geçmektedir. (YN.)
Havarilerin sayısının on iki olarak tespiti İsrailoğullarının on iki kabilesiyle (sıbt) ilgilidir. “Ben, İsrail evinin kaybolmuş koyunlarından başkasına gönderilmedim”(Matta, 15/24) diyen İsa, İsrail’in on iki kabilesini temsilen kendisine inananlardan on iki kişi seçmiştir. Hz. İsa, “İnsanoğlu her şeyin yenilenmesinde izzetinin tahtına oturacağı zaman, siz ki benim ardımca gelenlersiniz, siz de İsrail’in on iki sıbtına hükmederek on iki taht üzerinde oturacaksınız” (Matta, 19/28; Luka, 22/30) diyerek bu ilgiyi ifade etmiştir.
Havarilerle ilgili çeşitli listelerde Simun Petrus daima ilk sırayı almaktadır. Simun Hz. İsa’ya ilk inanan havaridir. İsa, Hz. Yahya tarafından vaftiz edildikten ve şeytan karşısında denenip tebliğine başladıktan sonra Galile denizinin yanında gezerken, sonradan kendisine yine İsa tarafından Petrus(Kaya) lakabı takılan Simun ile kardeşi Andreas’ı denize ağ atarken görmüş, onlara, “Ardımca gelin; sizi insan avcıları yapacağım” demiş, onlar da ağlarını bırakıp onu takip etmişlerdir. Az ileride yine balık ağlarını onarırlarken gördüğü Zebedi’nin oğlu Yakub ile kardeşi Yuhanna’yı yanına çağırmış, kendilerine de aynı daveti yapmış, onlar da hemen kayığı ve babalarını bırakıp İsa’nın peşinden gitmişlerdir (Matta, 4/17-22). Yeni Ahid’deki havari listelerinde Petrus’tan sonra gelen ve hepsinde ortak olan üç kişi bunlardır. Zebedi’nin oğlu ve Yakub’un kardeşi olan Yuhanna, İncil yazarıdır. Hz. İsa onu ve kardeşini havari olarak seçtikten sonra onlara “gök gürlemesi oğulları” anlamında “boanerces (boanerges)” lakabını vermiştir (Markos, 3/17). Hz. İsa tarafından Yairus’un kızının diriltilmesi sırasında olayı takip etmelerine izin verilen üç kişiden biri olan Yuhanna (Markos, 5/37; Luka, 8/51) İsa’nın her zamankinden farklı bir görünüme bürünerek yüzünün güneş gibi parlaması, esvabının ışık gibi aydınlanması hadisesine de (transfiguration)şahit olmuştur (Matta, 17/1). Hz. İsa çarmıha gerildiğinde Yuhanna oradaydı. İsa son nefesini vermeden önce annesini ona emanet etti. Sâmiriye’de İncil’i tebliğ eden Yuhanna hayatının son dönemlerini Efes’te geçirmiştir. Filipus ise Andreas ve Petrus’un şehri olan Beytanya’dan idi. Hz. İsa onu Beytanya’da bulup arkasından gelmesini söylemiş (Yuhanna, 1/43-44), daha sonra da havari olarak seçmiştir. Bartolomeus hakkında apostolların arasında zikredilmesinin dışında bilgi yoktur.
(Birinci Bölümün Sonu)